Sevemediğim bir kitap oldu maalesef. Bana birşey katmadı. Eğlenmedim ve gülmedim de. Yazım dili de bana hitap etmedi. 90’lar çocuğu olmama rağmen beni hiç etkilemedi. Okudum bitti ve unuttum bile. Ne etkilendim ne de aklımda kaldı..
Bel fıtığı ameliyatımın üzerinden bir ay geçti. Zannettiğimden, beklediğimden daha yavaş olsa da bedenen toparlanırken zihnen de toparlanmam gerekiyor, diyerek kitabın kapağı açıldı. Aslında bir diğer sebep de; arada bir gelen, acaba fıtık tekrarladı mı, ameliyat başarısız mı oldu, diye beni siterese sokan ağrılarımın olmadığı zamanlarda, oturmam
Modern Kore edebiyatından Çukur!
Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır.
Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
Susuzluk giderici haplar satan bir adamdı bu. Haftada bir hap içtiniz mi artık içecek birşey aramıyordunuz.
"Bunları neden satıyorsunuz?" diye sordu Küçük Prens.
"Zamanın boş yere harcanmasını önlemek için. Uzmanların hesabına göre bu haplar alınınca haftada elli üç dakika kazanılıyor."
"Peki bu elli üç dakikada ne yapacağız?"
"Canın ne isterse."
"Keyfimce harcayacak elli üç dakikam olsaydı ağır ağır bir çeşmeye doğru yürürdüm." dedi Küçük Prens.
Yarın bitecek sanki herşey,
Yarın ölecek gibiyiz..
Daha doymamışız yaşamasına,
Günlerimiz dün bir,
Bugün iki..
Sakın birşey bırakma yarına,
Yarın yok ki...
Ö. Asaf
bir istismarcinin sana psikolojik ve duygusal anlamda istismar uygulamasindan yillar sonra arayip barismak istemesinde cok ters birsey var. magdur onlarda iyi birsey gormek istiyor sirf onlarin oyle olmayi sectiginin farkina varmak icin. cevre etkisiyle oldugunu gorse bile.
istismarcilara acimak toplumun onlari koruma sebebi
istismarcilar insanlarin affettigi narsist ama huylari ve davranslari hala orda
"bir adam bir kadın var içimde iyice anladım
bana bunu sessizce anlatıyorlardı
bir yerde onların yönlerinden
alımlı bir zarf katlanmıştı uzaktaki
bulvarların geceye vurdukları
çağırmasız kır günlerini zararsız akrepleri
uzunlamasına yaşayıp yatay bir çocukla kalkan
bir sürü alışkanlıklar taşıyan
insanlığımızın gülüşü yalnızlar çarşısında
çağrılmış gümüş seslerini aynadaki yüzlerin
başkası sevsin diye en seçkin yerine
bir şal gezdirirdi
insanlığımıza birşey getirirdi yalnızlara