Silmarillion'dan sonra gözüm uzun süre Bitmemiş Öykülerde kalmıştı. 750+ sayfasıyla beni Silmarillion'dan çok korkutmayı başaran bu kitabı kötü günler için saklıyordum. Ailevi durumların yaşandığı ve o çetin kış vaktinin geldiği zamanda elime aldığım bu kitap, o kötü günleri geçirmemde bana yardımcı olmuştu.
Bitmemiş Öyküler adından anlaşılacağı üzere Tolkien'in yazıp bitirmediği öyküleri konu alıyor. Oğlunun hikayeleri derleyip ve birleştirip yayıma sürdüğü Bitmemiş Öyküler, Silmarillion'da ki gibi beni yer yer mutlu edip yer yer de sıkmıştı.
Galadriel ile Celeborn'un Öyküsü, İkinci Çağ'daki Sauron'un öyküsü, Numenor'un Çöküşü, Turin Turambar'ın daha geniş hikayesi benim favorilerimdi. Birinci çağda olan olayların Silmarillion'dan bağımsız detaylarını da anlatmasıyla kafamda tam bir Orta dünya portresi kurmamı sağlamıştı.
Kitabı olayların nasıl yaşandığı ve nasıl sonuçlandığıyla ilgili bir tarih kitabı olarak düşünebilirsiniz. Yazıları küçük ve sayfa sayfası fazla olduğundan sıkılabilirsiniz. Özellikle son kısım yani sözlük kısmını okumak benim için bir çileydi. Zaten yüzlerce olan yabancı kelimeleri "Bari anlamlarını öğreneyim" diye okumaya başladığım sözlüğü bitirmem yaklaşık 20 günümü almıştı. Kitabı bitirmem ise bir buçuk- iki ayımı almıştı. Gene de her orta dünya hayranın okuması gerek bir kitap olduğunu düşünüyorum. İçindeki detaylar ve öyküler, belkide Tolkien'in tüm eserlerinden daha fazla çünkü.