Anneme özlem...
Bundan beş, altı yıl önceydi… Bu zamanlardı yine. Mayıs'ın ilk haftası geçmiş. Galatasaray’ım şampiyonluğa adım atmak üzereydi. Arkadaşlarla sözleştik, akşama Taksim'de şampiyonluk kutlamalarına katılacaktık... İşten eve geldim. Cumartesi akşamüzeri, koltuğa yaslandım...
Televizyonda birbiri ardına sıralanmış kapitalizmin "anneler
Aşk
"Nefret" desem ağır kaçacak, "hoşnutsuzluk" ya da "horgörü"nün asla karşılaşamayacağı bir duygunun savruntusundayım aylardır, hatta gittiğinden beri, üç yıldır. Tam geçti, bitti derken yeniden başlıyor. Birini ona benzetiyorum, kulağıma çalınan bir sözcük bunun sesiyle yenileniyor, bir sarılma, bir buluşma görüntüsü, bekleyen, saatine ve etrafa bakan bir kadın...
Sayfa 31 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Aşk mıydı O?, Önce sen sonra sen,
Yalan bitti, En eski yalnızlığımdır Aşk benim…
Sayfa 327Kitabı okudu
İşte kader hep böyle davranır ve bizlere, hemen arkamızdadır, omzumuza dokunmak için eline çoktan ileri doğru uzatmıştır, bizler ise hâlâ, geçti gitti, gösteri bitti, yine aynı hikâye, diye homurdanıp dururuz…
Sayfa 23Kitabı okudu
Son zamanlarda elimden bırakmadan okuduğum tek kitap oldu. Gerçekten sürükleyici ve merak uyandırıcıydı. Sonu da şaşırtıcı bitti. Sadece konusu çok az 
Zindan Adası kitabına benziyordu. Tavsiye ederim.
Bundan sonra spoiler içerir.
Patric diye bir adam var, sigortacı çok stresli bir işte çalışıyor. Bir gün yaz sıcağında dalgınlıkla 2 yaşındaki oğlunu arabada unutup ölümüne sebep oluyor -Allah kimsenin başına vermesin- Ardından kafayı yiyor, akıl hastanesine kapatılıyor. Orada sürekli başka kimliklere bürünüyor, duyduğu pişmanlık ve suçluluk o kadar fazla ki, kendisi olmayı reddediyor. En son çocuğu bir yıl önce kaybolmuş bir baba olduğunu zannediyor. Çocuğu kaçırdığı düşünülen katil de aynı hastanede, Patric ondan çocuğun yerini öğrenmeye çalışıyor. Sonunda çocuğu hastanedeki cerrahlardan birinin arabasıyla çarpıp, evinde sakladığı ortaya çıkıyor. Biraz karışık oldu ama konu detaylı.
