Elifnur
@bizatihisansasyonel
İÜ/Türk Dili ve Edebiyatı
aaaaaaaa
1 Nisan 2000
180 okur puanı
Mart 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Hangi aşk dayanıklıdır ki sallantıya
Üstün başın 60'ların Türk filmi
Kopmuş olanı toplaya-ekleye
Öte yakada kalakalmışlığın
Kalakaldım
Ayak izlerim kaybolana dek
Orada
Tereddüdün geriliminde
Bir gölgeye dönüşerek
O günlerin öncesi miydi
-Bu kadar telaşa gerek yok
Yol çağırıyorsa
Gidilecektir
Okur Takip Önerileri
İnsan nereye gidebilir
Zonklayan bu yarayla
Yalan nedir ki diyordun, hakikat tam da orada
Arsız polenlerin fısıltısı; yaşlılar baharda ölür
Yorgunsun adamım nabzın külüstür bir saat
Kalbin "tek" diyor tek yol inat ve ısrar
Belleğin tozlu genzini yakıyor ve hayat
Yeni kamburlar ediniyor kendine
Zamansa bir küfür gibi kararıyor adamım
Sen o zamanlar hâlâ olduğun gibi şimdi
Sen o zamanlar aşkları uzun sürer sanarak
Sen o zamanlar kadife pantolon hâki parkanla
Sen o zamanlar kalbine söz dinletemediğin
Sen o zamanlar sırılsıklam kır ve şehir
O zamanlar arkadaşlık günleriydi adamım
Anladım ki bu gülüşü bir daha görmezsem yapamam. Benim için çölde bir kaynaktı gülüşü.
-Harp olacak, Ali Rıza, demişlerdi.
-Olsun be, demişti, yanacak hasırım yok ya dünyada. Yaş da altmış, vız gelir. İsterse dünya yansın.
Yüzle ahlak arasında herhalde müthiş bir münasebet vardır. Güzel olan muhakkak güzel ahlaklıdır demiyorum. Fena ruhlu, güzel yüzün, insanı perişan eden, mahveden sihri de inkâr edilemez. Yalnız şunu demek istiyorum ki ahlakın yüze eklediği mimikler, hatta renkler, tikler yüz ve ahlâk her ikisi güzelken de vardır. Hatta bunlar sevimlidirler. Ahlak bozulmazsa, tertemiz, sevimli, hatta dostun onları taklit edeceği gelesi kadar tatlıdır.
İnsan başkalarının aç, perişan olduğu günlerde nasıl olur da mesut olur, dememeli. Öyle bir olur ki. Öyle de bir olmayabilir ki...
Bırakın beni ey hakikatler! Yürümek istiyorum. Cennetlerin olduğu yere doğru. Ne açıkları, ne açıları, ne beni kızına münasip görmeyen zengin tüccarı, hiçbir şeyi dişünmeyeceğim. Dertlerimden kime ne?
Her yer kuru, her yer sivri, her yer sert ve acımasız. İnsanlarda da düş kurabilme gücü hiç yokmuş. Ne söylerseniz onu tekrarlıyorlar.
bir gün hepimiz kendi yıldızımızı yeniden bulalım diye mi yıldızlar böyle parlıyor?
Sevmek ve sevilmek, tıpkı mayıs esintisinde hışırdayan ağaç yaprakları gibi.
