bu kitaba tamamen anlık olarak sosyal medyada gördüğüm bir alıntıyla başladım. hemen bırakayım şuraya da;
"Kayıp bir ruh gördüğümde anlarım. Kendimizi başkalarında gördüğümüzde tanırız. Sen kaybolmuşsun, Rowan."
öncelikle bu kadar sevebileceğimi düşünmemiştim. ama yer yer güldüm yer yer üzüldüm, kırıldım derken çok eğlendim çok sevdim. karakterlerin yaşadıklarının onlara kattığı bakış açıları vs olsun ben çok beğendim. özellikle son 100 sayfaya girdiğimizde yaşanan olaylar ve karakterlerin düşüncelerini, içlerinde sakladıklarını okumamız güzel detayandırılmıştı. sadece bi tık daha derine inilebilirdi galiba ama yine de sevdim dediğim gibi.
kitap hakkında beğendiğim ve söylemeden geçmek istemediğim diğer şey de bir bölüm kadın, diğer bölüm erkek karakterden okuyor oluşumuzdu. tek bir karaktere bağlı kalmadan, ikisinin de düşüncelerini okuyabilme fırsatı bulduk ve ben erkek karakterin ağzından okumaya bayılan biri olarak çok çok sevdim bunu.
başlarken bi beklentim olmadığı için 7 vericem sanırım. onun dışında 19 gün olarak gözüküyor galiba okuma sürem ama bu tamamen benim zaman bulamamam ile alakalı yoksa ilk gün kitabın yarısından fazlasını bitirmiştim. yani alışması, okuması zor bir kitap değildi hatta bir günde bitirilebilir çerezlik bir kurguydu. bu kadardı ilgisini çekenlere şimdiden keyifli okumalar!!
Albert Camus 7 Kasım 1913' te Fransız sömürgesi Cezayir' de doğmuştur. Babası o daha küçükken I. Dünya Savaşı'nda ölmüştür. Annesi, büyükannesi, kardeşleri ve felçli dayısı ile küçük bir evde yoksulluk içinde yaşamıştır. Bu Camus' nün hayatındaki ilk zorlu mücadelesidir.
