Kitaba neresinden başlasam anlatmaya bilemiyorum. Anton Çehov'un okuduğum ilk hikayesiydi ama asla son olmayacak çünkü kalemine tek kelime ile bayıldım. Kitapta öne çıkan şey anlatıştan çok düşünce yazılarıydı. Zaten durum hikayelerinin bir klasiği olan iç dünya bence çok güzel tasvir edilmişti. Konusuna biraz değinecek olursam: Kucuk bir kasabadaki akıl hastanesinde doktorluk yapan Andrey Yefimıç ve kendi kendine paranoya olan ama aslında delilikten ziyade zekilik barındıran "hastası" arasındaki ahlak, adalet ve zaman kavramları hakkındaki konuşmalar ele alınıyor. Kasabada akıllıya hasret olan Doktor, her ne kadar hasta olarak düşünülen ama kimsenin anlayamadığı kadar zeki olan İvan Dmitriç'e hayranlıkla dinler ve anlamaya çalışır. Her ne kadar doktor olsa da ilerleyen zamanlarda bir kısır döngü misali kendini hasta olarak bulacak ve yaşattıklarını yaşamaya başlayacaktır. Kitap her ne kadar dusunce kitabı olsa da akıcılıgı cok güzel ve bir günde bile bitebilecek bir kitap, iyi okumalar dilerim.