Normalde sakin, sessiz, ürkek, çekingen, mütevazı hatta silik biri olup alkol ya da madde kullandığında öfke patlamaları yaşayan, sözel ve/ veya fiziksel şiddetle yakınlarına kan kusturan bağımlıların pek çoğu örtük narsist ya da borderline yapıdaki bireylerdir. Kişi ayık olduğunda gerçekliği yadsıyarak, duygularını bastırarak, kendini kuma gömerek hayatla baş edebilirken, alkol/ madde etkisiyle inhibisyon( baskılama) zayıfladığında baş edemez olur. Öfke, nefret, haset, kin, hınç ve bastırılan başka ne varsa açığa çıkar, etrafa dökülüp saçılır. Bağımlılık neden değil sonuçtur, özellikle kişilik bozukluğu söz konusuysa.
....
Psikopati Kişilik Bozukluğu Nedir?
Psikopati, kişinin duygusal empati eksikliği, başkalarının duygusal ve fiziksel zararına kayıtsızlık, sosyal normlara uymama ve manipülatif davranışlar sergileme gibi özelliklerle karakterize edilen bir kişilik bozukluğudur. Psikopati, klinik olarak “antisosyal kişilik bozukluğu” altında sınıflandırılmıştır.
“ Normalde sakin, sessiz, ürkek, çekingen, mütevazı hatta silik biri olup alkol ya da madde kullanıldığında öfke patlamaları yaşayan, sözel ve/veya fiziksel şiddetle yakınlarına kan kusturan bağımlıların pek çoğu örtük narsist ya da borderline
yapıdaki bireylerdir. Kişi ayık olduğunda gerçekliği yadsıyarak, duygularını bastırarak, kendini kuma gömerek hayatta baş edebilirken, alkol/madde etkisiyle inhibisyon ( baskılama ) zayıfladığında baş edemez olur. Öfke, nefret, haset, kin, hınç ve bastırılan ne varsa açığa çıkar, etrafa dökülüp saçılır. Bağımlılık neden değil sonuçtur, özellikle kişilik bozukluğu söz konusuysa. “
Borderline Kişilik Bozukluğu, genç erişkinlik döneminde başlayan, aşırı dürtüsellik ,duygulanımda ve kişiler arası ilişkilerde dengesizlik, benlik algısında yetersizlik ve terk edilmeye karşı aşırı hassasiyet ile karakterize bir sendromdur.
ruhun hapsolduğu bir zindan. ölümün çıkışta beklediği karanlık bir tünel. görülebilecek en renkli resim. yaşamı devam ettirebilecek büyüklükte enerjinin kaynağı ve aynı anda onu sona erdirebilecek en güçlü zehir.
Bu kitap hayatıma çok şey kattı. Ben kendisine borderline insanları çeken biriyim. O yüzden o kadar çok iyi bilirim ki nasıl biri olduklarını. Okurken son 10 yılda 11 borderline kişilik bozukluğuna sahip bireyle arkadaşlık yaptığımı farkettim. Bir kısmı borderline tanısını almış. Bütün arkadaşlıklarım bitti. Ama yine bi arkadaşlık kursam onlara çekiliyorum. Kitabı okurken farkettim bu insanların özde çok iyi insanlar olduğunu söylüyor. Doğrudur sanırım bu yüzden onlara çekiliyorum. Ama onlarda aşırı derecede davranış problemi var yani dürtüseler. Ben onlarla arkadaşlık yaparken farkettim bende kaygı ve anksiyeteyi artırıyorlar ve aşırı değersizleştirme yaparak da özgüvenimi derinden sarsıyorlar. Yanı kafam bulanıyor. Ve sürekli suçlayarak da bendeki suçluluk duygusunu tetikliyorlar velhasıl. Kitap bu borderline kişilik bozukluğundaki bireylere net sınırlar çizmemiz gerektiğini söylüyor ve rahatsız olduğumuz şeylerin nedenlerini de söylemeliyiz. O kadar doğru ki ve o kadar işe yarıyor ki. Şuan borderline insanlarla güzel iletişim kurabiliyorum. Ha bu iletişim tam tatmin olmama esasına dayanıyor. Yani dengede durarak.
"Yani kısaca bir SKB birey için ya siyah olmalısınız ya da beyaz. Aradaki tüm gri tonlar yoktur. Bu nedenle bu bozukluğu olan bir bireyin ilişki içindeki tüm ihtiyaçlarını karşılayabiliyor olmak neredeyse imkansızdır."
"İnsana, yaşadığı duyguların doğru ya da geçerli olmadığının söylenmesi, ona, her ne pahasına olursa olsun yaşadığı duygulardan kaçması gerektiğini öğretir ve yaşadığı duyguların artık ona korkutucu gelmesine neden olur."
Borderline kişilik bozukluğu olan kişiler erişkin gibi görülebilirler fakat psikolojik olarak onlar, ebeveynlerini arayan terk edilen çocuklardır. Onları koruyan ve onları rahatlatan kimseleri yoktur. Onlara zarar veren pek çok insandan başka dönülecek kimseleri yoktur.
"İlişkileri sevgi/nefret ekseninde ilerler. Diğer insanları benim yanımda ya da bana karşı olarak görürler. Kreisman ve Straus, konuyla ilgili yazdıkları kitaba I Hate You, Don't Leave Me ( Senden Nefret Ediyorum, Beni Bırakma) dediler. Yalnız olmak, terk edilmiş gibi hissettirir. Yakınlaşmak, her an orada olan reddedilme riskiyle tehdit edicidir. Orta nokta yoktur. Sonuç olarak ilişkiler yoğun, çalkantılı, yorucu, yıkıcı ve acı içinde bitmeye mahkum yaşanır. "