Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Binnur kalemi bağımlılık yapar. Bir kitabını okursunuz sonra her hikayesini içinize hissederek yaşarsınız. Kartal ve Lavin daha önce okumuş olmama rağmen kitabı ilk kez okuyormuş gibi üzüldüm, güldüm, aşık oldum.
Hikaye Lavin'in en yakın dostu Kardele'nin bir gece kulübünde kollarında yaşamını yitirmesiyle başlıyor. Öyle bir sahneydi ki o anlar okurken gözlerinizin dolmaması imkansız Bu ölüm şüpheliydi Kardele'nin abisi olayın peşini bırakmayacağını söyler ve intikam almak ister. Lavin ve Kartal'ın yolu böyle kesişir. Aynı acıyı yaşayan iki insan birbirine bağlanır. Şüpheli ölümü çözmek için hareket ederler.
Olay örgüsü, betimlemeleri yine okuyucuyu büyülüyor. Dram yönü ağır olsa da farklı karakterler hikaye zenginleştiriyor. Herkes okuyabilir mi? Betimleme sizlik değilse zor diyorum ama Binnur okumadıysanız çok şey de kaçırıyorsunuz derim. Benim için İs serisi çok özeldir fakat bu kitabı da başka etkiledi beni. Ne yazsa gözüm kapalı alır okurum kalemini o kadar çok seviyorum.
Baskıları, sunumu, iç dizaynı, kartlarıyla harika bir kitap olmuş. Kartal ve Lavin'le tanışın asla pişman olmazsınız.
Kitabı kitap okumam durunca tercih ettim kısa olmasından dolayı. Bekledigim gibi de oldu çok rahat bir şekilde kendi okutuyor kitap. Stefan zweigin betimlemeleri ruh tahlilleri olağanüstü. Ordaki olayı duyguyu bize geçiriyor. Amok koşucusu hep merak etmiştim isminden dolayı. Ama anlamını öğrenince şaşırdım. Amok koşucusu sarhoşluk hali bilinç dışı hedefe kitlenme bir çok insanı öldürme en sonda kendini öldürmek demekmiş. Açıkçası kendi hayatımızı da düşününce bunu bizde bazen yapıyoruz mecazi anlamda bazı şeyleri karşı amok koşucusu oluyoruz. Cildirmiscasina pesinden gidiyoruz ne olduğunu bilmeden, daha doğrusu o şeye karşı çekiliyoruz. Kitap genel manada bu şeylerden bahsediyor biraz kurgusu güçsüz kalmış gibi belki sayfa sayısı azlığındandir. Ben yazarın kitaplarını okumayı seviyorum insanı dinlendiriyor bir kısa mola oluyor. Özellikle böyle 600 kusur kitaplardan sonra yazarın kitapları çok iyi geliyor. Ek olarak kitapta suda sorgulanıyor neden yardım etmek bizim görevimiz diyoruz bu konuda samimi miyiz? . Yardım etme bilinci görevi de arada işlenilmeye çalışılmış. Kitapta güzel alıntılar yakaladım.
Öncelikle bu yazarı nasıl keşfettiğimi anlatmak istiyorum. Bir iki sene önce Jane Austen'in Northanger Manastırı adlı kitabını okumuştum. Bu kitabın içinde de Ann Radcliffe'in kitapları çokça övülmüştü. Bende tabii merak etmiştim ve bu kitabını bulup almıştım.
Eleştirimi iki büyük yazar olan Jane Austen ve Ann Radcliffe'i karşılaştırarak yapmak istiyorum. İlk öncelikle bu iki yazar, eski dönemlerin yazarları. İkisinin de kitaplarında oldukça kusurlar var. Lakin Jane Austen'in 4 tane kitabını okusam da "Sicilya'da bir aşk hikâyesi"nden aldığım hazzı, Jane'in yazdığı dört kitaptan alamadım.(Bu arada yanlış anlamayın ben Jane'nin büyük bir hayranıyım ve kitaplarını tüm kusurlarına rağmen seviyorum) Bu kitap oldukça yoğun ve merak uyandırıcıydı benim için. Evet fazlasıyla kusuru vardı kitabın ama benim için en önemli olan şey, bir kitabı okurken o akıcılıkla süzülüp gitmektir. İşte ben bu kitabı okurken böyle süzülüp gittim. Oysa Jane Austen okurken o uzun diyaloglarda nasıl da göz kapaklarım kapanıyor. Bu kitapta da tam aksine oldukça betimleme var, ve aslında betimlemeler beni fazlasıyla yorar, lakin yazar kalemini güzelce konuşturmuş. Betimlemeleri hiç sıkmadı beni.
Yine de konusu çok kafamı karıştırdı. Bir de zaten ilk defa gotik tarzı bir kitap okudum, bu yüzden olaylar değişiğime gitti. Ancak eski bir kitaba göre gayet de eğlenceliydi. Jane Austen'ı uzun diyaloglarına rağmen seviyorsanız bu kitabı hayli hayli seversiniz. Hem zaten bence bu kitap da ne kadar gotik bir kitap olsa da temelinde aşk var. Eğer merak ediyorsanız ertelemeden okumanızı öneririm. İyi okumalar!
Sinir bozucu
Alex gerçekten sinir bozucu bir karakter .. Neyse ona sonra gelirim :) Kitabın akışını ve bütün sahnelerini kafamda çok rahat oynatabildim , betimlemeleri ile kalbimi çaldı diyebilirim, çok rahat bir akışı vardı ve seçilen kelimeler özenle seçilmiş gibiydi. Dün gece başlamıştım 24 saatten kısa bir sürede tamamladım. Şunu da söylememde fayda var fazla Amerikan & Rus klişelerine sebebiyet veren bir kitaptı ne yazık ki daha ilk bölümlerde intikamının kimin ve neyden olacağını çözmem kolay oldu. Romantizm sadece kitaplarda kaldı ve böyle romantik insanlara bu şekilde ulaşmayı seviyorum . Ava & Alex bağlantısı daha farklı şekillerde de olabilirdi. Alex biraz daha farklı tanımlanıp farklı bir karakter ile gelebilirdi IQ hesaplamaları falan birazcık tadımı kaçırdı ammaaa tek seferde bitirdim.. :)
Nana
!SPOILER!
Böyle arada kaldığım kitaplarda önce olumsuz yorumlarla başlayıp sonra kitapta sevdiğim şeyleri sıralamayı seviyorum herhalde. Bu kitapta da benzeri olacak galiba. Zola okumak istediğim, külliyatını bitirmek istediğim bir yazar. Sene başından beri her ay bir de Zola kitabı eklemek istesem de beceremedim bunu. Ben de mayıs ayında direkt
şükürle biten kitap.
Üç tür sevgi olduğu söylenir. Birinci tür sevgi "çünkü" sevgisidir; seni seviyorum çünkü çok güzelsin, seni seviyorum çünkü bana maddi refah sağlarsın, seni seviyorum çünkü özel hissettiriyorsun. İkinci tür sevgi "eğer" sevgisidir; seni seviyorum eğer sende beni seversen, seni seviyorum eğer şimdiki gibi kalırsan. Üçüncü tür
hangi kitap olduğunu hatırlamıyorum ama yine iş bankasının klasiklerinden biriyle çok benzer bir hikayesi var. yine böyle hırçın bir kız ve yaşlı adamın hikayesini anlatıyordu. belki bu kitabı ikinci okuyuşumdur, o kadar benziyorlar, eğer öyleyse güncellerim burayı da. :D kitaba gelirsek; beğendim. uzun uzun yazmak istemiyorum, zweig’ın öykülerini seviyorum, betimlemeleri muhteşem. hikaye de küçük bir alanda geçiyor ancak iki kişinin kocaman dünyasını anlatıyor, hoştu.
AYNAK KUŞU VE KAYIP KIZ KARDEŞ
Yazar: Can Gezer
"İnsanlar birbirine zarar veren tek canlıdır bu dünyada."
.
"Yürümeden, saklanmadan kendimi kaybetmiştim. Bu şey ben de bazen olurdu, biliyorum ki hiç uzaklara gitmeden de kendi içinde kaybolur insan. Bazen günler sonra bulur kendini bazen de hiçbir zaman çıkamaz
