Ne kötü şey, böyle dürtülü yaşamak! Sanki içinde bastırılmış bir yay var, ikide bir atıyor: Ne oldu? Neden? Nasıl?
Her dakika kulağı kirişte, her rüzgârdan hile seziyor, her an savunmaya hazır. Hep çok önemli, akıl almaz, dehşet verici bir şeyler olacak gibi, ama neler? Ne bu, yakınlaşan ulu sıçramaların önsezisi mi? (...) Hayır, hiçbiri değil. Hiçbir şey olmuyor. O açık uyuklama, uzadıkça uzuyor yalnız. Ürkek bakışlı, kaygılı suratlı komşular, sokak aralarında pencere söyleşilerini koyulttular. Radyoda bile inatçı bir sessizlik (...)