Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Midilli

Nurhayat Hanım hiç söze karışmaz; aman işte biri konuşmaya başladı varlığını ortaya koydu, dur ben de bir şeyler söyleyeyim, kişiliğimi göstereyim gibi küçük çabalamalar içinde değildir dul kadın.
Sayfa 387Kitabı okudu
Reklam
Terapi bir süreçtir. Zaman içerisinde bir dizi iyileşme deneyimi ve değişiklikler yapma sürecidir. Bilinçli ve bilinçaltı değişiklikleri yeni davranışa ekleme sürecidir. Gerçekten kim olduğunu keşfedip işlevsel olmayan ailelerde hayatta kalmak için takındığımız "sahte benliklerden" kurtulma sürecidir. Dışarıdan onay alma ihtiyacından kurtulup içeriden kendini takdir etmeyi geliştirme sürecidir. Ve son olarak da, terapi, içimizdeki sahiplenmediğimiz donup kalmış çocuk parçalarımızı yeniden birleştirip yadsıdığımız içsel kaynakları geri alma sürecidir. Böylelikle hayatımızda ilk defa mutlu olmaya başlayabiliriz belki de.
Adrien hayata bakış açısını çok uzun süredir annesine anlatmaya çalışıyordu ama nafile: Edebiyatla güzel sanatları sevmek; yeryüzünün güzelliklerini görmek; insanlari ezenlerin safında olmamak; sadece temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar para kazanmak; adaletli ve kardeşçe yaşamak; koşulsuz güvenebileceği iyi bir arkadaşı çok sevmek; çevresine elinden geldiği kadar iyilik dağıtmak...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Karnımı doyuracak kadar az şey, kalbimi ve beynimi doyuracak kadar ise mümkün olduğunca çok şey istiyorum
Çok şeyi olan değil, çok veren zengindir. Bir şeyi yitirmekten korkan istifçi, ne kadar çok şeyi olursa olsun, ruhbilim dilinde yoksul ve yoksun bir kişidir. Ancak kendinden bir şeyler verebilen kişi zengindir.
Reklam
İki insan birbirlerini daha iyi tanıdıkça yakınlaşmalarındaki o mucizevi nitelik, düş kırıklıkları, çelişkiler, bıkkınlıklarla ilk heyecanlarından arta kalan ne varsa tümünü silip süpürürken kendisi de yavaş yavaş yiter. Başlangıçta bunun farkına varmazlar. Aslında birbirleri için o yanıp tutuşmalar, deli divane olmalar, daha önceki yalnızlıklarının derecesini gösteren bir kanıtken, sevgilerinin şiddetinin ölçüsüymüş gibi kabul ederler.
Hiçbir insan ve hiçbir yazgı, başka bir insan ve yazgıyla kıyaslanamaz. Hiçbir durum kendini tekrar etmez ve her durum farklı bir cevap gerektirir.
"Hayat" belirsiz değil, çok gerçek ve somut bir şeydir; tıpkı hayatın görevlerinin çok gerçek ve somut olması gibi.
Gerçekten ihtiyaç duyduğumuz şey, hayata yönelik tutumumuzun değişmesidir. Kendimizin de bunu öğrenmesi ve dahası umutsuz insanlara hayattan ne beklediğimizin önemi olmadığını, önemli olanın hayatın bizden ne beklediği olduğunu öğretmemiz gerekir. Hayatın anlamını sorup durmak yerine, kendimizi her gün ve her saat yaşam tarafından sınanan insanlar olarak düşünmemiz gerekir.
Bizim yaşadığımız çağ, insanoğlunun, toplum nizamı üstünde kontrolünü en ziyade elden kaçırdığı çağdır. İnsanların, inançlar, doktrinler uğruna ya da öncülerin, diktatörlerin veya demagogların elinde en çok kurban verdiği çağdır.
Sayfa 275Kitabı okudu
Reklam
Nizamlar, insanların eseridirler. Ama insan, nizamlar üstündeki hâkimiyetini kaçırırsa, nizamlar insana hükmederler... Halbuki aslında, dinler de, saltanatlar da, rejimler de, doktrinler de insanlar içindir. Yoksa insanlar bunlar için değil...
Sayfa 274Kitabı okudu
Eğer sizde olmayan duygulara sahip olduğunuzu iddia ederseniz, bu ikiyüzlülüktür. Fakat eğer diğer kişinin yararı veya zevki için bir sevgi davranışında bulunursanız, bu yalnızca bir seçimdir.
Sayfa 175Kitabı okudu
Bence çocuğun mektepteki ilk günü, onda ömrü boyunca etkilerini yaşatan bir gündür. Eğer mektep çocuğu ilk günde kazanamazsa, ileride kazanmak için biraz yorulacak demektir.
"Sen onların hamuruna bak Muhtar Ağa. Aslını ararsan Türkmende kaç-göç yoktur. Evin efendisi kadındır. Erkeğin hükmü; savaşa, kıra, davara geçer..."
İnsanlar eşlerini en çok, kendilerinin en derin duygusal gereksinimleri olduğu alanlarda yüksek sesle eleştirirler. Eleştiriler sevgi için yalvarmanın etkisiz bir yoludur.
96 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.