Özgecan Aslan olayının biraz farklı bir olayını ilkokul ön masada oturan arkadaşım başına geldi. İyi niyetli ve kötülük nedir bilmeyen bir kızdı. Bir projede 4 kişi beraber yaptığımızdan dolayı tanıma fırsatım olmuştu. Güzel bir kız olduğundan neşesi içimi ısıttığı için galiba platonik aşıktım. Şuan bile çok etkiyor beni. Arkadaşımın vahşice
1000 Kitap'ın editörlerini gerçekten takdir ediyorum. Ben bu tarz sosyal içerikli sitelere üye olmadan önce bir süre takip eder ve bazı kriterleri karşıladıklarını gördükten sonra dahil olmak isteyen seçici birisiyim. Bana göre sosyal bir ortam insanları ayrıştırmamalı kaynaştırmalı... 1000 Kitap'ta bu güzelliği gördüm. Aşırıya kaçmamak şartıyla her şey serbest... "Aşırı" nın bir tanımı yok biliyorum ama 1000 Kitap'ın editörleri bana göre bu sınırı iyi biliyorlar.
İmla kurallarına gelince; bu konuda da 1000 Kitap'a hak veriyorum. Eğer, bir hata yapılıyorsa, hatayı yapan bunu farkında olmadan yapıyorsa ve hatayı gören, hatayı yapana bunu söylemezse, hatayı yapan, kendini düzeltemez ki. Gelişim ancak böyle olur.
Ancak bilen, karşısındakini incitmeden ikaz ederse de düzeltme kalıcı olur.
Kurdun Ağzından Kırmızı Başlıklı Kız Masalı
Kırmızı başlık ve peleriniyle çok şüpheli bir görünümü vardı. Kimin aklına gelir bu garip kıyafeti giymek. Bir kurnazlık peşindeydi mutlaka. Bir süre dikkatle izledim bu garip kızı. Elinde taşıdığı üzeri örtülü sepette kim bilir ne taşıyordu!.. Yürüyüşü bile normal değildi. Yanına yaklaşıp ne yaptığını
Okumanızı Tavsiye Ederim.
BARDAĞI YERE BIRAK...
Profesör, elinde, içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı.
“Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?” diye sordu.
Öğrenciler, ’50gr!’ …. ’100gr!’ …. ’125gr’ cevabını verdiler.
“Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem” dedi profesör ve devam etti:“
Ama, benim sorum şu:
Bu bardağı böyle birkaç
Peki ya Okumak?
Gelelim okumaya. Bunun için de şöyle bir hikâyecik aktaracağım size. A.Y. orta sınıftan bir kadın. İlkokul mezunu. Bugün 42 yıllık evli bir kadın. İlk evlendiği zamanlarda kitap okumaya çok düşkünmüş ama evlendikten iki yıl sonra bu âdetinin bittiğini söylüyor. Evlendikten sonra da bu geleneğini devam ettireceğini düşünmüş. Ancak
Hala çözemedim...
Gerçekten
İlham kaynağım
Sen misin
Yoksa
Seni
Görmekten istediğim gibi
Evrimsel süreç,adaptasyon ve doğal seçilim üzerine bir deney
Hırvatistan açıklarında Pod Kapiste ve Pod Mrcaru adlı iki küçük adacık bulunur. 1971'de, temel yiyeceği böcekler olan İtalya Duvar kertenkelesinin (Podarcis siculus) bir popülasyonu Pod Kopiste'de yaşarken, Pod Mrcaru'da bulunmuyordu. O yıl araştırmacılar beş çift Podarcis siculus'u
İyi akşamlar :) Bugün internette bu videoya rastladım ve adamın konuşmasını gerçekten çok beğendim. Türkiye'de yaşayıp hala Atatürk'ü kabullenmeyenler varken, yurtdışından biri bu cümleleri söylemiş. Lütfen izleyin:
dailymotion.com/video/x1vx3e8_i...
İnsanları anlamakta güçlük çekiyorum. Bu nasıl bir cehalet, nasıl bir kitap düşmanlığı..Böyle bir bilinç gerçekten anlamıyorum...Masumane bir şekilde sırf kitap okuyorum diye ağır küfürler, hakaretler işitmek hak mı? Nedir bu cahillerin,kitap okumayanların kitap okuyanlara karşı olan düşmanlığı,kini,nefreti...Yazık....
ONUNCU GEZEGEN OLABİLİR Mİ?
Güneş sisteminde gözden kaçmış onuncu gezegen olabilir mi?Bu soruya olumlu,yanıt olası görülmemektedir.Güneş etrafındaki gezegenler sistemi,hemen hemen kesin bir şekilde Pluton ile son bulmaktadır.
Bununla beraber güneş sistemi Pluton yörüngesinin ötesinde çok sayıda cisim içerir.Fakat bunlar gerçek anlamda gezegen olarak tanımlanamazlar.Böylece uzağa atılmış cisimler kuyrukluyıldızlar,asteroidler ve herhangi cins kalıntılardır.Gezegen olarak kabul edilmeyecekkadar küçüktürler ve yörüngeleri düzensizdir.
Güneş sisteminin dış kalıntıları birçok kez fotoğrafik olarak taranmıştır.Bu taramaların hiçbirinde onuncu gezegene işaret eden bir bulgu bulunamamıştır.Nihayet 1983'de (IRAS) olarak bilinen Mor Ötesi Astronomi Uydusu (Infrared Astronomy Satellite),mor ötesi ışık alıcıları ile hemen hemen bütün gökyüzünü inceden inceye taramış ve böyle bir cismin izine rastlanmamıştır.Eğer gerçekten keşfedilmeyi bekleyen böyle bir gezegen varsa,ya çok karanlıktır ya çok uzaktadır ya da her iki özelliğe de sahiptir.
Bir kemiğin bu kadar çabuk iyileşmesi inanılmaz bir şey. Keşke kalp de kemikler kadar dayanıklı olsaydı. Biraz alçı, iki ay yatak istirahat ve yaşasın! Kırık kalbin iyileşti işte. Keşke gerçekten böyle olsaydı.
Kristin Hannah- Mucizeler Yagarken