İNSANI ANLAMAK
demek bir gün sevgilim dedi ki instagram hikayeme bakar mısın? bayadır benle ilgili hikaye paylaşmıyordu. hatta 1 senelik ilişkimizin son 4-5 ayı bize özel bir şey paylaşmamışdı. o gün de bir kaç video atmış, keşke bunu paylaşsak demiştim. ben çok hevesle durmadan instagramı yeniliyorum ki, hikayesini göreceğim. hikaye yüklendi, tıkladım. araba videosuydu. kimilerine anlamsız gelebilir bu, fakat o an yaşadığım hayal kırıklığını size anlatamam. belki de, 5 ayın acısıydı. dondum, kaldım. gözlerim dolu, ağladım. yorgunum dedim, interneti kapattım. o beni hiç anlamadı. anlamak için çaba da göstermedi. ne zaman neden beni anlamıyorsun diye sorsam hep işim başımdan aşkın sen de üzerime geliyorsun dedi. ben de hep anlayış gösterdim oysaki. fakat bu sefer acıyı iliklerime kadar hissettim, şimdi bu yazıyı yazmak bile beni ağlattı. beni bir az anla diye, feryat kopardım ben. sen hep sağır oldun bana. nereden bilecektin ki, senin için yaşama tutunduğumu. senden ayrılıyorum demiyorum, ama sana karşı eski beklentim olmayacak. anında mesaj yazmanı bir daha beklemeyeceğim. hikaye atmanıysa asla. adını ne koyarsan koy. benim kalbim acıyor hala...
Kralın biri adamlarıyla beraber geziye çıkmış. Bir çiftliğe uğramışlar. Çiftlik sahibi, krala bir tay hediye etmiş. Kral bu tayı dönüşte bahçıvanbaşına teslim etmiş. Bahçıvanbaşı taya bakmış, büyütmüş. Tay kocaman bir at olmuş. Bahçıvanbaşı bir gün kralın huzuruna çıkmış, – Kralım ben bu tayı büyüttüm kocaman bir at oldu ama bu asaletini
Reklam
Nergis ve Papatya
Ben ne papatyaları seviyorum ne nergisi... Kandırıyorum bazen kendimi sevmiş gibi kokluyorum İçime çekiyorum kokusunu sonra bana kışı hatırlatıyor Hani babaannem kuruturdu ya dağ kekiğiyle birlikte papatya Hah ondan işte! Bilir misin neden kışı hatırlatır bana? Ahhhh! Benimki de lafügüzaf! Sormadın ki hiç "Nasıl iyileştirdin yarım kalan
İstanbul'da ki son günüm, son saatlerim, son dakikalarım. Ne bir daha bu güzel şehre geleceğim ne de bir daha burayı göreceğim. İnsanın evinden, evim dediği yerden ayrılması zor olur dediklerinde inanmamıştım. Ama şimdi çok iyi anlıyorum. Kendini ait hissetmediğin bir yere gitmek çok zormuş. Yeni bir sayfa açacağım demiştim okulun ilk günü. Demez olaydım. Benim canımı yakan evimden ayrılmak değil ama. Benim canımı asıl yakan şey canımdan çok sevdiğim, kardeşim dediğim insanlardan ayrılmak oldu. Onlar bir şekilde devam edecek hayatlarına. Peki ya ben? Ben ne olacağım? Yine yalnız kalacağım. Yine benden nefret edecekler. Yine dışlanan biri olacağım. Yine sevmeyecekler. Yine... Hani Enkaz Altındakiler de Kumru, 889'a bir söz vermişti ya. İşte bende kendime, kimseye gösteremediğim tarafıma, Fero'ya bir söz vermek istiyorum. Her ne olursa olsun, kim ne derse desin ben yine ayakta dimdik duracağım. Bu sefer kimsenin beni üzmesine izin vermeyeceğim. Bir gün gelecek buraya geri döneceğim. Çocukluğumun geçtiği eve. Ama tek bir fark olacak. Ben yani Ben Fero herkesin hayranlıkla baktığı, herkesin sevdiği kişi olacağım. Bu Fero'ya sözüm olsun. Ona çok güzel bir gelecek yazacağım. Bu sana da sözüm olsun herkesin hayran kaldığı İstanbul. Geri geleceğim ve dönüşüm çok güzel olacak...
Bir arabadayım. Geçilecek yeri bir tır kapatmış, o tır yüzünden atılan gereksiz birkaç tur. Yolun sonrası araba yok, yürüyorum, bir avm'ye giriyorum, asansöre biniyorum. Asansöre ineceğin ya da çıkacağın yerde dur komutu vermezsen durmadan inip, çıkan bir asansör. Ben bunu birkaç iniş-çıkış sonrası anlıyorum. :) Anladıktan sonra asansörden
4-5 Haziran/Huzur...
Bisikletimi aldım ve sürmek için sahile gittim. Hava yağmurluydu, yerler ıslaktı. Ama sorun değil yağmuru çok severdim. Bazen ıslanmak için yağmurda yürüyüşe çıkardım. Bugünlerde yağmuru daha çok seviyorum çünkü güneşli günlerde aklım daha fazla sende kalıyor, seninle daha fazla meşgul oluyorum. Bu aslında iyi bir şey olmalıydı sevgili, aklımın
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.