Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Kim bilir ne gibi sebeplerle tesadüf bizi birleştirdi. Sen beni sevdiğini söyledin, ben buna inandım. Ben de seni seviyordum... Hem nasıl seviyordum... Hislerimde bugün de bir değişiklik yok. Fakat niçin seviyordum, işte bunu bulamadım ve beni düşündüren, seninle olan hayatımızın devamından şüphe ettiren bu oldu. Seni niçin sevdiğimi bir türlü bilmiyordum. Huylarını, yaptığın işleri, beğenmiyordum demeyeyim, fakat anlamıyordum. Sen de benim birçok şeylerimi anlamadığını inkâr edemezsin. Böyle olduğu halde nasıl garip bir kuvvet bizi birbirimize bu kadar sağlam bağlamıştı? İlk andan itibaren tamamıyla başka dünyaların insanları olduğumuzu anladığım halde beni burada tutan ve seni gördüğüm zaman içimi sevinçle dolduran neydi? Acaba şu senin her zaman bahsettiğin ve her hareketinin kabahatini kendisine yüklediğin şeytan mı? Son günlerde ben de bundan korkmaya başladım. Şimdiye kadar daima, düşünüp doğru bulduğum şeyleri yapmaya alışmıştım... Bu sefer hiçbir doğru ve akıllıca tarafını bulamadığım bu hayata beni bağlayan kuvvetin, içimde saklı bir şeytan olması sahiden mümkündü."
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki Şeytan
Kader
- neden geldin? - biliyorsun. - ne deyim ben şimdi sana - hiçbir şey deme, bir tek kalmama izin ver yeter. bak söz veriyorum, bu sefer hiçbir şeye karışmıycam. - kaç defa denedik biliyorsun. nasıl inanıyım sana? - söz veriyorum, eğer durmazsam kovarsın. - ya bela çıkarırsan? - çıkarmam. - ya çıkarırsan. - çıkarmam ya. baktım olmuyor, bi kenarda kafama sıkarım. - manyak manyak konuşma. - eğer sıkmazsam siksinler. benim de bi gururum var be. - gördük son defasında, bütün konya'yı ayağa kaldırıp gittin. - sen de aşşağılama bizi, o ta ne zamandı. - ben dönmenden yanayım. artık iki çocuk babasısın. - bunu yapma bana. - sen de yapma. benim için hava hoş. iyi bile olur. ama insaniyetli olmaz. sana da yazık ailene de. - sen de anla artık başka yolu yok bunun. yazıkmış, kılmış, tüymüş; hepsi hesap edildi bunların ya. her şeye hazırım diyorum sana. herkesin inandığı bir şey vardır bu amına koduğumun hayatında. benimki de sensin. ne yapıyım?
Reklam
VE (Savaşırken Ağında Örümcek)
Ve koskoca örümcekler doğurdu, mesken edecek ağlar Ve ürperdi insanlık, dehşet basan bir tereddütle Ve titremek, ölüme eş notalar çaldı zihinlerimize Silinmek, işte şimdi dehşetini salar ortalığa Ve korkuluklar serilir şehirlerin toprağına Etini, kemiğini sindirecek acılarıyla gelen Ve tezahürler hep, düşmanını korkak gösterir Çileden
Kahve gözlerim gecenin karanlığına açtı kapaklarını. Duvar saatinin tok sesi asılı havada, tik-tak… Sokak lambasının soluk sarı ışığı vuruyor pencereden içeriye. Kalktım uyuyakaldığım kanepeden, boğazıma oturan yumrunun acısını saymıyorum. Ayaklandım. Baş dönmesi, biraz mide bulantısı… İlk adımımda ayağıma takılan cam şişesi, belli içmişim birkaç şişe. Eğilip yokluyorum, var mı diye dolu bir şişe; Bir, yok. İki, yok. Üç, yok… Ah hadi ama! Doğrulup çıkıyorum odadan. Önce mutfağa sonra banyoya gidiyor boş adımlarım. Neyi arıyorum, gecenin bu saatinde neden ayaktayım? Biliyorum, hissediyorum. Bu sefer olacak. Saçlarımı çekiştiriyorum hızla. Çok karanlık koridor. Boğazım acıyor. Az önce mutfağa gittim, neden su içmedim? Tekrar git ve su iç! İçtim. Geçmiyor. Bir el boğazıma yapmış gibi. Çıkmam lazım. Bu evden çıkmam, bana yaklaşan o şeyi karşılamam lazım. Çıktım. Sokak ıssız. İçim gibi mi? Hayır, fırtınalar dinmedi henüz. Koşuyorum. Benim için geldi biliyorum. Hani? Nerede? Koşuyorum. Boğazım acıyor. Ellerim titriyor, alnımdan burnuma damlıyor ter. Soğuk, çok soğuk. İçim yanıyor. Koşuyorum, bir kedi görüyorum. Siyah. Göz kırptı. Kediler göz kırpmaz! Neyin içindeyim? Bu oyunun adı ne, kaçıncı perde? Benim rolüm ne? Koşuyorum. Koşuyorum… Son bir adım, ve duruş. Az sonra düşüş. Bak burası, geldiğim yer uçurum. Hani? Sen nerdesin celladım? Geldim bak, koşa koşa. Göster bana yüzünü. Ani bir ses duydum, arkamı döndüm. İşte burda. Celladım burda. Bir adım, iki adım, üç, dört… Bir gülüş, bir bakış. Bir ayna ve aynada ben. ~Cihan
Seni ilk gördüğümde, başına taktığın kırmızı bere ve aynı renk atkını boynuna dolamış bir haldeydin. Kestane rengi saçların berenin altından beline doğru inmiş, sanki kalbimin yıkılmış duvarlarından açan kadife çiçeği misali… Bir elinle şemsiyeni tutuyordun, diğer elini ise siyah paltonun cebine koymuştun. Adımların eski bir sahafın kapısına doğru
geçen ramazan'ı hatırlayınca içimde bir şeyler kopuyor ve sebepsizce bir hüzün sarıyor beni. hiçbir ramazan'ım için 'evet, gerçekten hakkını verdim' diyemedim ama yine de gönlüm rahattı ve bir sonrakine ulaşacağım, çok daha iyi geçireceğim ümidi ile kendimi avutuyor idim. bu sefer ki biraz farklı. bilemiyorum, belki de son ramazan'ımdı ondandır bu hissettiklerim..
Reklam
Hazırlanın! Çünkü Hayat Ölüme Hazırlıktan İbarettir… Ve bir gün her şey geride kalacak… Tüm sevdiklerimizden ayrılacağız. Eşlerimizden, çocuklarımızdan ailemizden ve dostlarımızdan… Uğruna geceleri uykusuz kalıp ömür tükettiğimiz, belki namazlarımızı terk ettiğimiz, kalp kırdığımız, kul hakkına girdiğimiz, faize ve harama bulaştığımız
Hayatının dip noktasında olanların aydınlığa çıkması niyetiyle...
Hayat, benim için en hayırlı ve en mutlu olan hâle dönüşüyor. Bu yeni ve harika sürprizlerle dolu yıldız günlerim için teşekkür ederim. Ruhumdaki, zihnimdeki ve bedenimdeki her şey kalıcı bir şekilde pozitife dönüşüyor. Bunu sevgiyle kabul ediyorum. Uyandığım her günde, bir öncekinden daha mutlu ve daha enerjik oluyorum. İçimdeki iyilik ve
❝Son fotoğrafsa en rahatsız edici olanıydı. Kaç yaşlarında olduğunu anlayamıyordum. Saçı beyazlarla doluydu. Korkunç derecede kirli bir odada -odanın duvarlarının parçalanıp üçe bölünmüş olduğunu açıkça görebiliyordunuz- bir köşede oturmuş, iki elini bir hibaçinin üstünde tutuyor fakat bu sefer gülümsemiyordu. Bundan daha ifadesiz bir yüz
"Eğer kalsaydın çok farklı olacağını biliyorum, Ama gitmene izin vermeseydim, Gitme istediğin hep yüreğinde kalacaktı Belkide en güzel mevsimde gidecektin bu sefer Unutmamak gerek ki; Acı bir son, Sonsuz bir acıdan iyidir..."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.