Oğlum Kudret,
Bu satırlar benim mutluluğumun berandır. Yalız sana değil, bütün benden okuyanlara yazılmıştır. Ben 1922'lerde, bir köyde öğretmenliğe başladığımın ilk yıllarında, hep sizlere bir şeyler verdiğimi düşündüm. Seneleri arkamda bıraktıkça bu düşünce çok değişti. Sizleri tanıdıkça, kız, erkek sayılarınız arttıkça, sınıflardan dışarı taşıp da, öğrenciliğin, öğretmenliğin yerini evlatlık, babalığa benzer, başka türden, daha sağlam, çok daha derinden bir duygunun aldığın gördüm ve şöyle düşünür oldum: Sizler topraksınız, bizler ağaçlar gibiyiz. Toprak, biz ağaçlara neler verdiğinin farkında değildir. Benim mutluluğumun kaynağı budur. Onun tükenmezliği, bir bereketli, bir zenginliği vardır. Onu bir ben bilirim. Benim için bir başka, bunun kadar bir başka zenginlik şuradadır: Bunu yeni fark etmiş değilim, yaşlandıkça düşündüğüm hep budur. Uzun ömürlü olmak, hepimizin, çözemeden dünyayı bırakıp gittiğimiz acıma budur. Fakat bizlerden okuyan sizlerin ve sizlerden okuyan nesillerin hatıralarını da bizler yaşayıp gitmekteyiz. Böyle düşünmeye başladığım zaman yaşlandığımı düşünmez oldum. Bu yazıyı okuyanlarım beni, sevincimi, bütün ömrümce neden bu kadar mutlu olduğumu anlayacaklarından şüpbe etmiyorum. Bu mutluluk yalnız bizimdir, sizlerden bize bir armağandır: Artar, eksilmez, tükenmez, bînihayettir. Kıymetini bilen öğretmen kullarına Allah'ım bir ibsamdır bu! Bu mutlu yaşamak ve mutlu ölmektir Benim size söyleyeceklerim dün bu idi. Yarın da söyleyeceklerim yine bu olacaktır.
Orban Şaik Gökyay
1 Ocak 1992