Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu Vatan Kimin?
İleri atılıp sellercesine Göğsünden vurulup tam ercesine Bir gül bahçesine girercesine Şu kara toprağa girenlerin dir. (Orhan Şaik Gökyay) Şehitlerimizi Rahmet ve minnetle anıyoruz.
Gece gündüz, dağlar ile, taşlar ile Döğünürüm, döğünürüm; Düşte görsem, gözlerimde yaşlar ile Uyanırım, uyanırım... Kimi olur, kar üstünde resmin ile, Kimi olur kitaplarda ismin ile, Yalnızlıktan dostun ile, hasmın ile, Avunurum, avunurum... Yıllar döner, güne gine bayram olur, Bu bayramlar n'idem, bana haram olur, İçerimde göz göz olmuş yaram olur, Devinirim, devinirim...
Sayfa 60 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Reklam
Mezarım ben de, bir dikenli mezar Ömrümün yas, elem yosunları var.
Sayfa 126Kitabı okudu
Oğlum Kudret, Bu satırlar benim mutluluğumun berandır. Yalız sana değil, bütün benden okuyanlara yazılmıştır. Ben 1922'lerde, bir köyde öğretmenliğe başladığımın ilk yıllarında, hep sizlere bir şeyler verdiğimi düşündüm. Seneleri arkamda bıraktıkça bu düşünce çok değişti. Sizleri tanıdıkça, kız, erkek sayılarınız arttıkça, sınıflardan dışarı taşıp da, öğrenciliğin, öğretmenliğin yerini evlatlık, babalığa benzer, başka türden, daha sağlam, çok daha derinden bir duygunun aldığın gördüm ve şöyle düşünür oldum: Sizler topraksınız, bizler ağaçlar gibiyiz. Toprak, biz ağaçlara neler verdiğinin farkında değildir. Benim mutluluğumun kaynağı budur. Onun tükenmezliği, bir bereketli, bir zenginliği vardır. Onu bir ben bilirim. Benim için bir başka, bunun kadar bir başka zenginlik şuradadır: Bunu yeni fark etmiş değilim, yaşlandıkça düşündüğüm hep budur. Uzun ömürlü olmak, hepimizin, çözemeden dünyayı bırakıp gittiğimiz acıma budur. Fakat bizlerden okuyan sizlerin ve sizlerden okuyan nesillerin hatıralarını da bizler yaşayıp gitmekteyiz. Böyle düşünmeye başladığım zaman yaşlandığımı düşünmez oldum. Bu yazıyı okuyanlarım beni, sevincimi, bütün ömrümce neden bu kadar mutlu olduğumu anlayacaklarından şüpbe etmiyorum. Bu mutluluk yalnız bizimdir, sizlerden bize bir armağandır: Artar, eksilmez, tükenmez, bînihayettir. Kıymetini bilen öğretmen kullarına Allah'ım bir ibsamdır bu! Bu mutlu yaşamak ve mutlu ölmektir Benim size söyleyeceklerim dün bu idi. Yarın da söyleyeceklerim yine bu olacaktır. Orban Şaik Gökyay 1 Ocak 1992
Sayfa 135Kitabı okudu
Bir başka zevk bulmadayım inzivada ben, Gurbet sularla gönlümüzün hasbihalidir.
Sayfa 131Kitabı okudu
Diz çöküp yaslı kabrinin başına Sana yıllarca ağlasam yeri var Sanma, dünyaya bağlayan biri var Benzedim ben de bir mezar taşına.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
İçimde bir acı var Doğunca sorsam aya; Gözümün ağlamaya Ne çok ihtiyacı var...
Sayfa 120Kitabı okudu
Ben
Gülen resimdeki üzgün bakışta mı? Gözden ılgıt ılgıt inen yaşta mi? Yazda mi? Güzde mi? Ya da kışta mi? Yazısı silinmiş bir devrik taşta mi? Altüst ettim hep, dört bir yanı altüst Gören yok! Bilen yok! Duyan yok! Yok işte yok! Besbelli, dünyadan Adres bırakmadan gitmiş olmalı.
Sayfa 119Kitabı okudu
Dil-bilmez illerde Türkçeye hasret, Ne yana çevrilse o yanı gurbet; Yabancı kuşlardan umarak medet, Başını alup, Ormanlarla, dağlarla, çöllerle, Deli poyrazlarla, karayellerle, Nereye çıkacağı bilinmeyen yollarla, Hartalarda kaybolup gitmiş göllerle, Sakaryalarla, Tunalarla, Nillerle, Nice adsız sularla arkadaş olup -Konuşa konuşa kendi kendiyle­ Yara vara bir renksiz denize dalup, Bir akşam vakti dolup, boşalup Batan güneşle birlikte batmış olmalı!
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Bir vefalı dost, bir yeminli sevgili, Dört gözle beklenen yazılmamış mektupta, Adressiz, pulsuz, boş bir zarf üzerinde Adımla birlikte unutmuş olmalı
Sayfa 117Kitabı okudu
Bir büyük taç gibi yalnızlık Çakılmış göğün tavanına... Ne yana baksam görünür.
Sayfa 114Kitabı okudu
Bak şu daracık hücrenin kapkara duvarına Bir kılıç asılı durmakta bugünden yarına, Bir gün nöbet sana gelir eğri kılıç : paslanma. Sen şu berrak derelerin nazlı salkım söğüdü Çağırsam gelmezsiniz bir türlü ne sen, ne hürriyet, Seslenme kuruyası dilim, ne olur seslenme.
Sayfa 109Kitabı okudu
365 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.