Yaşamak çarpısı derlerdi buna, yaşamak çarpıntısı. Ne aceleıniz vardı? Kime kavuşacaktık? Yokuşu göze almak mı? Niçin? Bir geçit nereye açılmak için gerekti bize? Susmak bilmiyordu tepemizde ses, saklı ve açık: Tamamla çabuk! Çabuk bitir! Hadisene! Sese bühtan etmedi aramızdan hiçbiri değil mi ki hepimiz işaretli ve yarım dünyaya sarkık.
Sayfa 37
Sen elinle taşıyorsun aşkın sihirli asâsını Sen dostsun, gönüller elçisisin ve güzellikler habercisi Sendedir beklenen haberlerin en iyisi Kesilmesinden korkup da eğme onurlu başını Ve bırak kendi hallerine damarları kurumuşları Ay yorulur,yıl yorulur Yorulmaz bühtan kuşları
Sayfa 36
Reklam
Ey tabip!... Aşk derdi derman kabul eder değil; Cismi, cevherinden ayırmak kolay değil. Dünyanın cefasından şikâyet edene sakın âşık demeyin! Çünkü, aşk sarhoşu, aslında devranın keyfiyetinden haberdar değil. Şehirle çöl arasında bir fark olduğunu düşünen kişi, Bilmiş ol ki, aşk çölünde kendinden geçmiş değil. Hâlâ kendi hâlinin keyfiyetini idrak eden kişi, Arzu gözü ile sevgilinin yüzünün hayranı olmuş değil. Canan ile bir olmak, canı cisimden ayırır... Hâlâ cisimden haberdar olan can ise, canana kavuşmuş değil. Düşman, "Fuzuli yâr ile beraberdir" dermiş; Her sözü bühtan ise de, doğrusu bu söz bühtan değil.
Beddua etme; kınama; yalan söyleyip iftira etme. Kimsenin gönlünü viran eyleme. Hamdullah Hamdi (1449-1503) La‘nu ta‘nu kizbü bühtân eyleme Kimsenüñ kalbini vîrân eyleme
Geri158
586 öğeden 581 ile 586 arasındakiler gösteriliyor.