Ben dünya küresi, Türkiye karyesi ve Urfa köyünden, El Aziz Tımarhanesi sakinlerinden; ismi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir deminde misafiri Azrail’i bekleyen, başhekimlik üzerinden Hakimler Hakiminin dergahı uluhiyetine son arzuhalimdir. Ben gam deryasında, fakirlik vatanında, horluk ve rezillik kaftanıyla
''Deli'' nin Allah'a yazdığı mektub...
1965 yılında vefat eden Elazığ Tımarhanesindeki bir ''deli'' nin Allah'a yazdığı mektubu... “Ben dünya Kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden, (El-Aziz --Elazığ ) Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir deminde misafiri
Sayfa 525Kitabı okudu
Reklam
Güzel sever diye bühtan ederler Benim Hak'tan özge sevdiğim mi var Karacoğlan
Gıybetin Şekli
Gıybet bir kimsenin arkasından doğru olsa bile duyduğu zaman üzülecek şekilde konuşmaktır. Eğer yalan söylüyorsa, iftira ve buhtan olur. Bir kimsenin kusuru olarak söylediğin her şey gıybettir. Gerek bedeninde, gerek soyunda, gerek elbisesinde, gerek hayvanında, gerek yerinde ve gerek diğer işlerinde olsun. Bedeni ile ilgili olan; uzundur, siyahtır, sarıdır, kedi gözlüdür, kırmızıdır, şaşıdır, gibi. Soyunda olan gıybet; Hindu çocuğudur, hacamatçı çocuğudur ve dokumacı çocuğudur gibi. Ahlâkı ile ilgili olan; kibirli, kötü huylu, uzun, dilli, kötü kalbli, âcizdir ve benzerleri gibi. Fiilleriyle ilgili olan; hirsızdır, haindir, namazsızdır, rükû ve secdesini tam yapmaz, Kur'anı yanlış okuyor, elbisesini temizlemez, zekât vermez, haram yer, dilini korumaz, çok yer, çok yatar ve kendi yerinde oturmaz gibi. Elbisesiyle ilgili olan; yeni boldur, eteği bol ve kirlidir gibi. Hülasa Resûlüllah buyurur ki: «Bir kimse hakkında söylediklerini, duyduğu takdirde rencide olacaksa, doğru da olsa yine gıybettir.»
Sayfa 387
Şüphe eden biziz, inanan biz, ihtimaller ve korkular bizim içindir hasret bizim için. Ve hattâ biziz ağlayan ve gülen. Yüreklerimize bühtan etmeyelim, sevmekten gayrı şey bilmez yüreklerimiz.
Yaşamak çarpısı derlerdi buna, yaşamak çarpıntısı. Ne acelemiz vardı? Kime kavuşacaktık? Yokuşu göze almak mı? Niçin? Bir geçit nereye açılmak için gerekti bize? Susmak bilmiyordu tepemizde ses, saklı ve açık: Tamamla çabuk! Çabuk bitir! Hadisene! Sese bühtan etmedi aramızdan hiçbiri değil mi ki hepimiz işaretli ve yarım dünyaya sarkık.
Reklam
592 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.