"Trevor, bu benim sapığım olabilir. Görüntüleri alabilirsek kim olduğunu öğrenebiliriz."
"Sizin için görüntülere bakmaktan mutluluk duyarım ama öğrenciler
buraya giremez. Bu bir güvenlik protokolü." Bakışları üzerime çevrildiğinde çenesi sertleşiyor.
Briar huffs. "Peki. Lütfen en kısa zamanda gözden geçir ve onları
bulursan bana haber ver. Bu piçi alaşağı etmeye hazırım. Telefon
numarasından bir şey bulabildin mi?"
"Henüz değil. Bir şey duyar duymaz size haber vereceğim."
Bayram...
Sevgili Dost,
Bu bayramda hangi elleri öptün, bana da haber ver. Günahkâr dudaklarının siyah lekeler bırakacağı beyaz bir el bulabildin mi? Yoksa sen de benim gibi katrandan ellere mi yapıştırdın kömürden dudaklarını?
Nasıl oldu mutlumusun,
Bulabildin mi kendine ait bir yuva,
Yüreğin huzurlumu,gülüyor mu yüzün,
Kalbin sevebiliyor mu artık?
Farkettim ki yanlış sevmeler,
Yanılmış kalplerimiz,aklımız,
Göremiyoruz sevmeyi,sevdireni,
Hissetmiyoruz doğruyu,güzeli.
Güzel olabilicekken yeryüzü,
Hissedicekken huzurlu,umutlu,
Siyahlara boyuyoruz gökyüzünü,
Aydınlatıcakken yeryüzünü.
Geçtim her şeyden senden,kendimden,
Bu içimde yaşayan kimdir,
Bana güzel kokan rüzgar senden mi geçti,
Bana öten kuşlar seni mi dinledi?
Bastığım toprak üzerindemi yürüdün,
İçtiğim suda mı yıkandı vücudun,
Çiçeklere,böceklere mi deydin,
Kuşlara mı öğrettin şarkı söylemeyi?
Furkan Ege OLUR
-Giderken bana bir mektup bırakmıştı, İzmir'e gelirsen ara diye. Ben de 5 sene sonra gittim.
-Ee bulabildin mi?
-Buldum, hatta bir de çay içtik. Ben, o, bir de kocası. O ara golü yemişiz haberimiz yok anlayacağın. Burası için en güzel lafı Sadık Hoca söylemişti.
-Hangi Sadık Hoca?
-Lisede edebiyat öğretmeni yok muydu Afyonlu? Hayal kırıklığının başkenti demişti.
Vizontele
