Baba erenlerden biri;Her yaz seyehate çıkarmış.Çıkmadan evvel de berbere gider,tutup kellesini bir güzel usturaya vurdururmuş.Yine vakit gelmiş gitmiş berbere,kafayı bir güzel kazıttırmış. O sırada dükkana komşu esnafın çırağı olan densiz bi delikanlı girmiş. Bizim baba ereni tanımıyor tabi.Amma kafayı cascavlak görünce kendisini tutamamış.Böyle şak şak iki şak şak vururken hemde kabağa bak kabağa deyip,narasını atmış,hiç durmadan fırlamış gitmiş.Berber mahcup tabi.Koltukta oturan baba ereni hem tanıyo hem biliyor.Özürler diliyor ama baba eren hakkatende önemsemiyor,aldırmıyor bile .Az sonra yokuşun dibinden bir feryat kopuyor. Meğersem bir at arabası nasıl olmuşsa gelmiş,o densiz delikanlıyı yere yıkmış.Herkes gibi berberde oraya koşmuş,delikanlı artık yaralımı ölü mü belli değil... Berber adamın yanına dönmüş efendim demiş;" Ne oldu yani toy bir delikanlı kabağa bak kabağa deyip iki fiske vurdu diye ona beddua mı ettin demiş.” Baba eren demiş ki : “Berber efendi,kabağın bu işe dediği bir şey yok amma iş bostancıya dokundu bostancıya!"demiş.....
-Bostancı der ki: Beni isteyen beni bulur, beni bulan beni bilir, beni bilen beni sever, beni seven bana Âşık olur, bana Âşık olana ben de Âşık olurum, ben kime Âşık olursam O’nun canını alırım. Ben kimin canını alırsam bir yetimide üstüme alırım...
-Âşık yaşarken ölendir O’nun için de bir daha ölmeyendir...