Bu durum şöz ve kelime, arasındaki yakın bağı ve kısmi farklılığı da dile getirir. Elbette Kur'an, bir söz olarak kendi dışına referansla anlam kazanır. Ancak Kur'an'a dikkat kesilen ve onun karşısında sorumluluk üstlenen insanlar, Kur'an'ın anlam potansiyelini tarihsel olarak açığa çıkardıkları için bir anlamda kelime olmaya başlarlar. Yani Kur'an'ın anlamı, onu anlayanın varlığında ve eylemlerinde konuşmaya başlar.
Sayfa 89 - İsamKitabı okudu
Dil her ne kadar dünyayı bize getiren, onunla yüzleşmemizi sağlayan, dolayısıyla bu dünyanın bir parçası olarak bizi bize getiren ve kendimizin farkına varmamızı sağlayan ontolojik bir süreç
Sayfa 55 - İsamKitabı okudu
Bir insan, kendini farketmeye başladığı anda, dil ona bir şeyler söylemeye başlamış demektir.
Sayfa 20 - İsamKitabı okudu
Anlam, Heidegger'in dediği gibi, varlıkların kendilerini gizlediği karanlıklardan çekilip çıkarılması ve dil ortamı içinde bize konuşuyor olmasıdır.
Sayfa 8 - İsamKitabı okudu
Klasik İslâm filozofları arasında kabul gören anlatıya göre, filozoflardan oluşan bir toplum ya da şehirde hukuk ve tip insanlarına gerek kalmayacaktır. Zira filozof, kâinattaki denge ya da uyumu kavramsal (ideal) düzeyde bilen ve buna uyum sağlayarak hep sağlıklı kalan kişidir. Bu yaklaşım, bir yönüyle, cennet tas
virlerinde ortaya çıkan ideal zihnî ve bedenî sağlık anlayışını çağrıştırmaktadır
Sayfa 130Kitabı okudu
ahlâkî bilinç, aynı zamanda kendisini, kendi değer algılarını, kendi ahlâk ilkelerini sorgulayan bilinçtir. Zira kendisine açık olmayan bir bilincin başkasına açık bir ahlâkî bilince dönüşme şansı yoktur
Sayfa 125Kitabı okudu
Hz. Peygamber döneminde dil praksisi yataydır yani toplumsal düzeydedir. Sûfîler ise, ke- lime eksenli anlayışa yakın denebilecek bir anlayışı îmâ ettiklerinde bunu dikey yani insan ile Allah arasındaki bir ilişki olarak ele alıyor görünmektedirler. Bu yüzden sûfîlerin Kur'an'ı anlama tarzları ile Hz. Peygamber döneminde Kur'an'ın kelime eksenli anlaşılması arasında kritik farklılıklar vardır.
Sayfa 102Kitabı okudu
İslâm düşünce tarihinde, Kur'an'ın mushaf haline gelmesi, sonrasında mezheplerin ortaya çıkmaya başlaması, şehirlerin çoğalması ve şehirlerin farklı boyutlarının kavranması, Kur'an'ın pratik anlamının yanı sıra reflektif bilinç açısından yeniden anlama konusu haline gelmesi birbirleriyle bağlantılı hususlardır
Kur'an'ın dile getirdiği "iyilik yapınız", "âdil olunuz" gibi ifadelerin anlamının ancak bir projeksiyon olarak açığa çıkmasıyla mümkün olmasında görülebilir. Bu ifadeler, ancak ve ancak Kur'an'a kulak kesilen insanlar iyilik yapmaya ve âdil olmaya başladıklarında (kelimeye dönüştükle- rinde) gerçek anlamlarına erişebilirler. Aksi halde Kur'an'ın durumu, yalnızca nota kâğıdı üzerinde yer tutan notaların durumuna benzeyebilirdi. Müzik notaları gerçek varlığına ancak enstrümantal veya vokal olarak seslendirildiklerinde yani ses aracılığıyla tarihsel dünyaya proje edildiklerinde erişebilirler.
Kuran görülen değil, kendi dışındaki gerçekleri gösteren (ayet) bir metin olarak kavranır.
Kuran böylece sadece kendi sözüyle değil, aynı zamanda kendisine inananların temsil ettiği kelimelerle konuşmaya başlar.
Kuranın anlamı, onu anlayanın varlığında ve eylemlerinde konuşmaya başlar.
Sayfa 89Kitabı okudu
Dilin bize taşımakta, getirmekte oldu bu dünya ve onun anlamı olmaksızın Kur’an’ın insanlara hitap olarak anlamını açması söz konusu değildir
Sayfa 88Kitabı okudu
Kuranın anlamı zaten bu dünyanın anlamıdır asla birbirinden ayrılamazlar
Sayfa 87Kitabı okudu