En iyisi düşünmemekti, kaçmaktı. Kendi içime kaçmak, fakat bir içim var mıydı? Hatta ben var mıydım? Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi.
Bu kitap benim için sanki olaylar gözümün önünde yaşanmışcasına anlatılan kitapların başında geliyor. Ben okuduğum kitapları çok çabuk unutan bir insanım. Sanki kısa süreli belleğimde tutuyorum okuduklarımı ama bu kitabı üzerinden okumamın üzerinden zaman geçmesine rağmen çok net hatırlayabiliyorum. Bende bıraktığı ana fikir de şu olmuştu: İnsanın hiçbir şeyi olmasa sadece bir kitabı olsa bile bu o kişiye yeter.
SatrançStefan Zweig · Can Yayınları · 2019238,1bin okunma
Ben aslında mektup şeklinde olan
kitapları okumayı pek sevmem ama bu kitapta birbiri ardına gelen mektuplar bir bütünlük oluşturuyor ve kitaptan kopmamamı sağlıyor. (Tek tarafın mektuplarından oluşmasına rağmen.) Bu kitap benim için “dostluk” kavramıyla özdeşleşmiş bir kitap ve benim için bir başucu kitabı. Oturup 50-100 sayfa okuyayım şeklinde bir kitap değil. Zaman zaman elime alıyorum. Felsefik birkaç cümlenin altını çiziyorum ve bahsedilen konunun üzerine düşünüyorum. Bu şekilde bi edebi haz alıp kitabı tekrar kitaplığıma koyuyurum. Bitmesini istemiyorum o yüzden de bitirmiyorum :)