"...ütopyalar arasında en tuhafı da kendi kendimize verdiğimiz yorgunluğu attığımız, doğmuş olduğumuz bir evren ütopyasıdır; bütün yorgunluklarımızın kozmik yastığı olan bir evren..."
zihin ve yürek ütopyalar uydurur: Bütün bu ütopyalar arasında en tuhafı da kendi kendimize verdiğimiz yorgunluğu attığımız, doğmuş olduğumuz bir evren ütopyasıdır; bütün yorgunluklarımızın kozmik yastığı olan bir evren...
"Böylelikle zihin ve yürek ütopyalar uydurur: Bütün ütopyalar arasında en tuhafı da kendi kendimize verdiğimiz yorgunluğu attığımız, doğmuş olduğumuz bir evren ütopyasıdır; bütün yorgunluklarımızın kozmik yastığı olan bir evren..."
Bütün bu ütopyalar arasında en tuhafı da kendi kendimize verdiğimiz yorgunluğu attığımız, doğmuş olduğumuz bir evren ütopyasıdır; bütün yorgunluklarımızın kozmik yastığı olan bir evren…
Bütün bu ütopyalar arasında en tuhafı da kendi kendimize verdiğimiz yorgunluğu attığımız, doğmuş olduğumuz bir evren ütopyasıdır; bütün yorgunluklarımızın kozmik yastığı olan bir evren...
Zihin ve yürek ütopyalar uydurur: Bütün bu ütopyalar arasında en tuhafı da kendi kendimize verdiğimiz yorgunluğu attığımız, doğmuş olduğumuz bir evren ütopyasıdır; bütün yorgunluklarımızın kozmik yastığı olan bir evren...
Böylelikle zihin ve yürek ütopyalar uydurur. Bütün bu ütopyalar arasında en tuhafı da kendi kendimize verdiğimiz yorgunluğu attığımız, doğmuş olduğumuz bir evren ütopyasıdır bütün yorgunluklarımızın kozmik yastığı olan bir evren...
Böylelikle zihin ve yürek ütopyalar uy durur: Bütün bu ütopyalar arasında en tuhafı da kendi kendimize verdiğimiz yorgunluğu attığımız, doğmuş olduğumuz bir evren ütopyasıdır; bütün yorgunluklarımızın kozmik yastığı olan bir evren ...