Ülkeye tez giden ayaklarımla varıyorum Kanım temizliği seven bir kolla atılıyor durmadan Yıkanmış güneşte yeni kurumuş çarşaflar gibi Serin ve ürpertici gövden Yaklaşmaktasın ve /çok yakınıma taşıdığın / güller Sana canı gönülden aşık oldum meleğim Kollarına gümüş bilezikler düşündüm Dost buldukça onlara Kalın kaşlarını övdüm
Sayfa 14
İnsan, gittikçe daralan dünyasında neden mutsuz? Herkes artık gereğinden fazla büyüyor da onun için mi?
Sayfa 41
Reklam
"Halk aşksızsa sokaklar Banka dükkânlarıyla doludur."
''Sanki sarılacağımız hiçbir ip kalmamış. Sanki boyanacağımız hiçbir boya yok. Sanki daha yakın, en yakın olabilme imkanı için vücudumuzun alacağı hiçbir şekil, sanki alnımızı koyacağımız bir alınlık temiz bir yeryüzü kalmamış. .... Güneş birden bire kara bulutun ucundan, baskıya karşı bir başkaldırıyı hatırlatarak saçını çıkarıyor. Şimdi bakıyoruz ve tutunacağımız ipi, boyanacağımız boyayı ve alnımızı koyacağımız temiz yeryüzünü görebiliyoruz.''
Dipdiri bir Eritreli, capcanlı bir İranlı, gergin ve pırıl pırıl alnıyla bir Afganlı, tıpkı onlar gibi bir Morolu, bir Nijeryalı, bir Endonezyalı ile, arada hiçbir yanıltıcı, çarpıtıcı vasıta olmadan kucaklaşacak ve tüm dünya müslümanların meselesini konuşacak bir tek belde var: MEKKE. O halde doğruca oraya! Mutlaka oraya!
"Zirvesine göz koyduğum dağlara bak Koşup takıldığım çitlere bak."
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.