Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bir kenti tanımanın en bilindik yollarından biri de insanların orada nasıl çalıştığına, nasıl sevdiğine ve nasıl öldüğüne bakmaktır."
Sayfa 13 - Can ModernKitabı okuyor
Her şey ancak onunla bir değer taşıyabilir.
Sayfa 31
Reklam
Çünkü bir gün şafak sökerken, polis kordonunun arkasında, bir anlamda öbür tarafta, hür olarak durmayı, idamı izlemeye gelip sonra kusan bir seyirci olmayı düşününce içimi zehirli bir sevinç dalgası kaplıyordu. Oysa bu akıllıca değildi. Bu tür hayallere kapılmakla iyi etmiyordum çünkü hemen arkasından öyle fena üşüyordum ki örtümün altına kıvrılıp yatıyordum. Dişlerimin takırdamasına engel olamıyordum.
Sayfa 100
Rahiple konuşmayı üçüncü kez reddettim. Ona söyleyecek bir şeyim yok, canım konuşmak istemiyor, zaten çok yakında göreceğim onu. Şu anda beni ilgilendiren şey giyotinden kurtulmak, kaçınılmaz olandan kaçmanın bir yolunun olup olmadığını öğrenmek. Hücremi değiştirdiler. Bu hücrede uzandığım zaman gökyüzünü görüyorum, bir tek onu görüyorum.
Sayfa 98
Ruhumu yakından incelediğini ve hiçbir şey bulamadığını söylüyordu, işte böyle sayın jüri üyeleri. Aslında ruhumun hiç olmadığını, hiçbir insani duyguya sahip olmadığımı, hatta insanın ruhunu esirgeyen ahlak ilkelerinden bile yoksun olduğumu söylüyordu.
Sayfa 92
, belki Sartre ve Camus'nün özgürlük ve başkaldırı hakkındaki sözleriyle düşünüyordur.
Sayfa 29 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Adamın haklı olduğunu kabul etmekten kendimi alıkoyamıyordum, elbette haklıydı. Yaptığımdan çok da pişman değildim. Ama bu kadar hırslanmasına şaşıyordum. İçtenlikle hatta dostça, yaptığım herhangi bir şeyden hiçbir zaman gerçek anlamda pişmanlık duyamadığımı ona anlatmayı isterdim. Kafam hep ne olacağıyla, bugünle ya da yarınla meşgul olurdu. Fakat beni düşürdükleri bu durumda kimseyle bu minvalde konuşamazdım elbette. Duygularım olduğunu, iyi niyetli olduğumu göstermeye hakkım yoktu. Yine dikkatimi toplayıp dinlemeye gayret ettim çünkü savcı ruhumdan bahsetmeye başladı.
Sayfa 92
Tekerlekli zindanımın içinde, yorgunluğumun derinlerinden yükselirmişçesine, sevdiğim bir kentin ve kendimi bazen mutlu hissettiğim belli bir saatin aşina gürültülerini bir bir yeniden keşfettim. Şimdiden biraz serinlemiş havada gazete satıcılarının sesi, küçük parktaki son kuşlar, sandviç satıcılarının bağrışları, kentin yukarısındaki dönemeçlerde tramvayların gıcırtıları ve gökyüzünün, gece limana sökün etmeden önceki uğultusu, tüm bunlar bir araya gelerek, hapse girmeden önce çok iyi bildiğim bir rotayı gözüm kapalı çizmemi sağlıyordu. Evet, bundan çok çok uzun zaman önce, kendimi mutlu hissettiğim saatti bu. O zamanlar hafif, düşsüz bir uyku beklerdi hep beni. Oysa şimdi bazı şeyler değişmişti, bir sonraki günün beklentisiyle kendimi yine hücremde buldum. Yaz göklerinde çizilen o aşina yollar, insanı masum uykulara olduğu kadar hapse de götürebiliyormuş demek.
Sayfa 89
#kıskançlık üzerine
Bedensel kıskançlık, insanın kendisi hakkındaki bir yargı olduğu kadar hayal gücünün de bir sonucudur. Aynı koşullarda sahip olduğumuz kötü düşünceleri rakibe de mal ederiz.
Yaşamak hiçbir zaman kolay değildir kuşkusuz.
Sayfa 23
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.