Bireyleri bilgilendirmek için görevlendirilmiş olanlar; yani öğretmenler, papazlar, sanatçılar ve bilginler medeniyetin riyakârlarını ve cehaletini körükleyenlere dönüşmüşse aydınlık ve açık görüşler nasıl yayılabilir?
Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir.
Derin yaraların ruhta bıraktığı izlerden oluşan haritayı ezbere bilen yine o ruhun sahibiydi, bu yüzden insanın en güçlü düşmanı kendisiydi. Ve ben kendimi, kendime karşı olan nefretimin sayıklamalarıyla büyütmüş en zorlu mücadeleyi kendime karşı vermiştim.
“Hissetmemiz gerekenlerin üzerine buz tabakası örtülmüşken içimizde, hissetmememiz gerekenler alev alev. Bu, şeytanın ateşten yaratıldığının kanıtıdır.”
“Bu yüzden ruhu sakat bırakan anlar değil de, o sakat ruhla yola devam etmemin sancısı çökerdi hep zamana. Belki de bu yüzden hayatın acımasız izlerinin kazındığı gözlerime rağmen insanları kendimden uzak tuttuğum buzlardan duvarlarım vardı.”
“Her zaman kendimizi parçalara ayrılmış hissetmedik mi? Her yeni yaşımızda, bir önceki yaşımızı öldürmedik mi? “…ve ben, senin o vazgeçtiğin parçalardan sadece bir tanesiyim.”