Gözlerim, yaşlarla dolu, yalnızlıkla yıkanmış bir deniz gibi. Yüreğim, kırık dökük, umutlarla çırpınan bir gemi gibi. Ruhum, yok olmak için adeta bana yalvarıyor. Beni saran karanlık bulutlar, içimi hüzünle dolduruyor, adeta boğuluyorum hissi veriyor.
Her şey sanki bir kabusun içinde gibi. İçimdeki çaresizlik, beni darmaduman ediyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Belki de en kötüsü, umursamaz biri olmaktan korkuyordum ama belki de en kötüsü, onlardan biri olmakti. Ne de olsa, o karanlık sulara bir daha batmamak için, ya kendim belirleyecektim sonumu, ya da onlar belirleyecekti.
Oysa ben, beni üzen insanlara benzemekten delice korkuyorum. İçimdeki bu çatışma, adeta beni parçalıyor. Kim olduğumu, nereye ait olduğumu bile bilmiyordum artık. Sadece bu hissiyatlarla boğuşuyor, her günü bir öncekinden daha zor geçiriyorum.
Belki de bu satırları yazmak, içimi biraz olsun rahatlatır diye umuyordum. Belki de bu kelimeler, beni saran karanlığı bir nebze olsun dağıtırdı. Ama içimdeki fırtına dinmiyordu. Belki de hiç dinmeyecek...