Okakura Kakuzo'nun Çayname'sindeki şu söz, okuduğum günden beri suya atılan taş gibi aklımda, kalbimde halkalanıp duruyor: "Çeviri her halükarda ihanettir; bir Ming yazarının da dediği gibi en iyi ihtimalle işlemeli kumaşın arka yüzüdür- tüm iplikler mevcuttur ama rengin ya da desenin inceliği yoktur. " Bu söz nasıl bir doğruyu içermektedir? Özellikle de edebiyat çevirilerinde işaret ettiği nedir?
Şiir, öykü, roman dile getirdiği anlamı ve duyguyu, o dilin seslerine çeviren bir simyadır. Anlam, ancak yazıldığı dilin sesleriyle vücut bulur. Çeviri, ne kadar başarılı olursa olsun; şairin, yazarın ruhunu ne kadar yakalarsa yakalasın; kültürel arka bahçesine ne kadar girerse girsin, çaresiz bir şekilde bu sesi kaybedecektir. Daha doğrusu metni, çevrildiği dilin sesleriyle yeniden var etmeyi deneyecektir. Ancak bu, hiçbir zaman yazıldığı dilin uyumunu ve çağrışım yükünü vermeyecektir. Kakuzo'nun sözleriyle söyleyecek olursak,
"tüm iplikler mevcut olacaktır ama rengin ya da desenin in celiği" kalmayacaktır.
"Çeviri her halükarda ihanettir; bir Ming yazarının da dediği gibi en iyi ihtimalle işlemeli kumaşın arka yüzüdür- tüm iplikler mevcuttur ama rengin ya da desenin inceliği yoktur." Bu söz nasıl bir doğruyu içermektedir?
Okakura Kakuzo - Çayname
Hayat dediğimiz şu budalaca kargaşalar denizi içinde kendi varlığını nasıl denetim altına alacağını bilemeyenlerimiz,, boş yere mutlu ve memnun görünmeye çalışan zavallılardır..
Ne acı! Kanatları olan tek çiçek kelebektir; geri kalanların hepsi yok edicinin önünde çaresizce kalakalır.. Can havliyle bağırsalar bile,, bizim taşlaşmış kulaklarımız bu çığlıkları duyamaz..
Bizi seven ve bize sessizce hizmet edenlere karşı her zaman zalimizdir..
Neşede ve kederde çiçekler,, bizim daimi dostlarımızdır..Onlarla yer içer,, onlarla şarkı söyler,, onlarla dans eder,, onlarla flört ederiz.. Onlarla evlenir,, onlarla sevişiriz; onlar olmadan ölmeye cesaret edemeyiz..
Geçmiş,, büyük bir ihtimalle medeniyetimizin yoksulluğuna acıyarak bakıyor.. gelecek de sanatımızın kısırlığına gülecek.. Hayatın içindeki güzelliği katlediyoruz..
Ne acıdır ki,, günümüzde sanata karşı duyulan hevesin gerçek hissiyatla hiç ilgisi yoktur.. Yaşadığımız şu demokratik çağda insanoğlu kendi hissettiklerine bakmaksızın popüler olanın yaygarasını yapıyor.. Zarif olanı değil pahalı olanı istiyor,, güzel olanı değil moda olanı istiyor..
Güncel yaşantımız,, geleneklerin gücü,, kalıtsal içgüdülerimiz bizim sanatsal zevklerimizin ufkunu daraltmaktadır.. Aşırı bireyselciliğimiz anlayışımıza bir şekilde bir sınırlama getirir ve estetik kişiliğimiz sürekli olarak geçmişte kendi benzerlerini arar..