Mekanik yasalar çerçevesinde çalışan bir makinenin, bazen durdurulup, parçalarının, makinenin geliştirilmesi için değiştirilmesi gibi bir istisna, nasıl makinelerle ilgili daha geniş bir yaklaşım açısından, makinenin mekanik sistemine aykırı bir olgu olarak görülmemekteyse; aynı şekilde, peygamber yollamak gibi bir istisnanın, doğa yasalarının ihlal edilmesi gibi bir istisna ile birleştirilmesi, Tanrı’nın en geniş anlamıyla sistemi (Sünnetullah) açısından bir çelişki oluşturmaz.
Ortak köken teorisi, uzun süre yanıtsız kalmış bir doğa tarihi bilmecesini çözmüştü. Yaşamın geniş çeşitliliği ile belli organizma gruplarının genellikle aynı karakterleri paylaştığına dair gözlem arasında temel bir çelişki olduğu görünmekteydi. Nitekim kurbağalar, yılanlar, kuşlar ve memelilerin temel anatomisi çok farklı görünmesine rağmen omurgalı sınıfları çok benzerler ama bir sinekten tamamen farklıdırlar. Ortak köken teorisi, bu şaşırtıcı gözleme cevap sağlamıştır. Belli organizmalar, birçok bakımdan birbirlerinden farklı olmalarına rağmen bir dizi ortak karakteristiği paylaşıyorlarsa, bunun sebebi aynı ortak atadan gelmeleridir. Benzerliklerinin sebebi bu ortak atadan aldıkları kalıtımsal özelliklerdir; bu farkları atalarının yolları ayrıldığından beri edinmişlerdir.
B) Tabiî Din
1) Kendimiz, İnsanlık ve Tabiat Hakkında Sahip Olduğumuz Bilgi, Bizi Allah'ı Bilmeye Ulaştırır.
İnsanlığa çok saygılı olan ve ilâhlığı her şeyde içkin bir vücud gibi değerlendiren, bir çeşit insanî panteizm (Pantheisme Humanitaire)den ibaret bulunan bir din, hiç bir zaman, insan için, yeni bir görevler takımı ortaya
1920'li yıllarda herkesin dikkatini çeken bir olay oldu. Fizikçilerin çevrelerindeki dünyaya ilişkin olarak, esas itibariyle doğru olan bir betimleme, durduk yerde, onların ayaklarına geldi çünkü kuantum mekaniği teorisi bir anlamda, esas itibariyle doğrudur. Size, tozu toprağı alıp bunlardan nasıl bilgisayar yapacağınızı öğretir. Evrenimize nasıl el atabileceğimizi biz bu teori sayesinde öğrendik. Kimyasal maddeler, plastikler ve daha neler neler
bunun sayesinde yapılmaktadır. İnsan bununla nasıl hesap yapılacağını bilir. Olağandışı iyi bir teoridir - ancak belirli
bir düzeyde biraz mantığın dışına kaçmaktadır.
"Teorinin nispeten eksik kalan kısmı hayal yanıdır. Bu teori çerçevesinde denklemlerin gerçekte ne ifade ettiğini ve dünyanın nasıl betimlendiğini sorarsanız, sizin dünyaya ilişkin sezgilerinize hitap etmeyen bir betimleme ile karşılaşırsınız. Bir parçacığın sanki bir güzergahı varmışçasına hareket ettiğini düşünemezsiniz. O parçacığı gözünüzde bu şekilde canlandırmanıza imkan verilmez. Daha da inceliği olan konularda sorular sormaya başlarsanız - bu teoriye göre sizce dünya neye benziyor? sonunda dünyaya normal bakış açınızdan o kadar uzaklaşmış olursunuz ki, aklınız bin bir
çelişki içine düşer. Belki de şimdi dünya hakikaten böyledir. Fakat siz, olayları sezgiyle algılamanızı sağlayan yoldan bu
kadar radikal bir sapma yapmanızı gerektirmeyen bütün bu enformasyonu toplamanın başka bir yolu olup olmadığını gerçekten bilmezsiniz.
1. RÜYA SORUNLARIYLA İLGİLİ BİLİMSEL KAYNAKLAR 1900'E KADAR)
Geçmis araştırmacılar rüya ile uyku meselesini birlikte ele aldılar. Biz uyku doğal bir fizyolojik durum olmasından dolayı doğrudan rüya ile konuya başlayacağız.
A. Rüyanın Uyanık Yaşamla İlişkisi
Kimi görüşe göre rüyalar
Galile, “Matematik Tanrı’nın, evreni yazdığı dildir” diyordu. Tanrı’nın yarattığı evrenin de Tanrı’nın bir kitabı olduğunu ve Tanrı’nın kitapları arasında çelişki olamayacağını vurguluyordu.