Bir kitabın daha sonuna geldik. İtiraf etmeliyim ki bu zamana kadar okuduğum en dokunaklı kitaptı Serenad. Uzun olmasına rağmen öyle akıcı bir dil ile anlatılmış ki bir sayfası bile sizi sıkmıyor. Çoğu kitapta ilk 20 sayfa, kitabı sindirmekle geçerken. Bu kitap daha ilk sayfasından sizi alıp sürüklüyor. Hikaye anlatılırken betonlaşma, cinsiyet ayrımı, teknolojinin gençlik üzerindeki etkisi, kültürel değerlerin yıkılması, medya çarpıtması gibi konulara eleştirel yaklaşımlara da dolaylı olarak yer verilmesi bu kitabın beni etkileyen bir diğer yönü oldu. Nazi yönetiminin iktidara gelmesi, Stalin yönetimi, Struma Faciası, 2. Dünya Savaşı, ve 2001 ekonomik krizi gibi tarihi olayları da hikayenin içinde barındıran bu kitaptan pek çok bilgi edineceğinizden hiç şüphem yok. Profesör Maximilian Wagner ve Nadia'nın yürek burkan hikayesi ise kitabın en beğendiğim bölümü oldu. Bu bölümü arkada fon müziği olarak Schubert'in Serenade adlı eserini dinleyerek okumanızı tavsiye ederim. Etkisi daha büyük olacaktır. Kitabı hala okumadıysanız veya okumayı düşünüyorsanız şiddetle tavsiye ederim. Böyle güzel bir eseri biz okuyucuları ile buluşturduğu için de büyük üstad Zülfü Livaneli'ye sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Hepinize iyi okumalar, sevgiyle kalın.