Benim tarafımda hayat sıklıkla kitap okuyarak geçiyordu. Dikkate değer bir yanım yoktu.
Sabahları kalkıp kahve yapıyordum, kendimi kitaplara veriyor, onları inceliyordum, bir yandan kahve içiyordum ve sonra gidiyordum.
Sonra da geri geliyordum.
Kapıyı açık bırakmayı, Gelene merhaba gidene eyvallah demeyi öğrendiğim, canımı yakanları o kapıdan uğurlayabilecek kadar güçlü, girmek isteyenleri davet edebilecek kadar yürekli oldugumu hissettigim bir zaman da kitabın karşıma çıkması elbette ki tesaduf değildi. Nasıl ki hayatımıza giren her insanın da yaşadığımız her olayın da asla tesadüf olmadığı gibi.
En çok ta okurken karakterler sayesinde kendi iç dünyanıza bir derin bakış atıp uzun bir yolculuğa çıkıp farkındalığınızı artırmanıza neden olduğu kadar, neden sonuç ilişkisi kurabilmek adina faydali bir kitap açıkçası. oyle cok cizdim ki cumlelerin altını artik siz düşünün...kitabı okumaya başladığım andan itibaren çevremde ki bir çok kişiye tavsiye ettim. Keyifli okumalar...
Yazarken bir yandan da şöyle düşünüyordum: Yazıyor olmam çok saçma, henüz çok gencim. Aynı zamanda: Ama 'daha sonra' demek, 'çok geç' demek; sadece şu an var, her zaman şu an ve ne pahasına olursa olsun.