Eray Gümüş

Eray Gümüş
@chicko
Okur
he/him Tıp 4/6 *temet nosce*
Kuşadası
5 Temmuz 2001
19 okur puanı
Ocak 2024 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Çok olmaya çalışırken hiç olmuştu artık ve aslında ona göre hiçlik çokluk anlamına geliyordu
Reklam
“Görüyorsun değil mi, değişmedim ben. Gerçi bana biçilen kıymetteki gözle görülür ve ani artış nedeniyle bu konuda sürekli şüphelerimi gidermem gerekiyor ama değişmedim. Aynı kemiklerin üzerinde aynı ten, ellerimde aynı, ayaklarımda aynı on parmak. Aynı adamım. Ne yeni bir erdem sahibi oldum ne de yeni bir gücüm var. Beynim, eski beyin. Edebiyatta veya felsefede yeni bir fikir ortaya atmadım. Kimse beni istemezken hangi kıymete sahipken şimdi de öyleyim. Şu anda kafamı en çok kurcalayan şey, beni neden istedikleri. Beni kendim olduğum için istiyor olamazlar çünkü hala eskiden istemedikleri kişiyim. Demek ki beni başka bir şey için, benim dışımda bir şey için, ben olmayan bir şey için istiyorlar! Sana bu şeyin ne olduğunu söyleyeyim mi? Gördüğüm kabuldür bu. Halbuki o kabul ben değilim. İnsanların kafalarındaki bir şey o. Bir de kazandığım ve kazanacağım paralar için istiyorlar. Halbuki o para da ben değilim. Para bankada duran, herkesin cebinde olan bir şey. Sen de mi bunun için, kabul ve para için mi istiyorsun beni?”
“Bir şeyler yapabilecek bir adam, bunu değerli bulmadığı için yapmıyor ve kalbinin derinliklerinde her zaman bunu yapmadığı için pişmanlık duyuyor; bunu yapmanın getireceği ödülleri gizliden gizliye alaya alıyor ama daha da büyük bir gizlilik içinde, bunu yapmış olsaydı yaşayacağı keyfin ve alacağı ödüllerin özlemini çekiyor.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
-Müzisyen kadın! Parmaklarının hüneri, tekniğinin mükemmelliği, yüzündeki ifadenin harikuladeliği beni ilgilendirmez; gerçek olan tek bir şey var ki kadın müzikten hiç anlamıyor. +Ama çok güzel çalıyor, diye itiraz etti Ruth -Evet müziğin jimnastiğini yapıyor ama içini, müziğin ruhunu kavrayamamış. Müziğin ona ne anlam ifade ettiğini sordum, bilirsin özellikle bunu hep merak etmişimdir; müziğe taptığı, en önemli sanat olduğu ve kendisi için hayattan daha büyük bir anlamı olduğu dışında bir şey çıkmadı ağzından; müziğin kendine ne ifade ettiğini bilmiyordu.
“Birbiriyle en uyumsuz şeylerin listesini yaptı ve onların arasında bir ilişki kuruncaya kadar mutsuz mutsuz dolaştı: aşk, şiir, deprem, yangın, çıngıraklı yılan, gökkuşağı, değerli taşlar, hilkat garibeleri, günbatımı, aslanların kükremesi, gazlı aydınlatma, yamyamlık, güzellik, cinayet, sevgililer, manivelanın dayanağı ve tütün. Sonunda bütün evreni birleştirmiş, avucuna almış, ona bakıyordu; gizemlerin arasında korkudan ne yapacağını şaşırmış halde, bilmediği bir hedefe varmak için koşuşturan dehşete düşmüş bir gezgin olarak değil; gözlemleyerek, çözerek ve öğrenilmesi gereken her şeye aşina olarak evrenin dar sokaklarında, sapa yollarında ve ormanlarında dolaşıyordu. Daha çok öğrendikçe evrene, hayata ve bütün bunların ortasında kendi hayatına daha çok hayran oluyordu.”
Reklam
Reklam
35 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.