Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Babam, fırsat buldukça Edremit'e gider, hem aile efradını, hem çocukluk arkadaşı şair Mustafa Seyit Sutüven'i yoklar, hem de en büyük aşkı olan dağlarda, özellikle Kaz dağında kendi başına gezerdi. Böyle dağ gezmelerinden birinde başından geçen bir olayı anneme traji-komik bir öykü gibi anlatıyor mektubunda. Bu mektup tarihsiz ama galiba 1944
Şirince (Eski adıyla Çirkince)
Hele Çirkince... Hele bu yedi, sekiz yüz hanelik dağ köyü... Daha uzaktan, çamların ve zeytinliklerin arkasından, hafif çivitli beyaz evlerin camları parıldayan, meydanlarını iri çınarların gölgelediği küçük Rum kasabası... Bu kadar güzel bir yere nasıl olup da "Çirkince" adını verdiklerine çocukluğumdan beri şaşar dururdum.
Reklam
Çirkince eski rum köyü
Lügatlı konuşmaya ,sözleri arasına divan edebiyatından beyitler karıştırmaya be eski yunan tarihine meraklı bir zat olacaktı.Galiba beraber rakıda içmiştik.