Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmet Çiçekli

Hayat belirsiz değil ,çok gerçek ve somut bir şeydir;tıpkı hayatın görevlerinin çok gerçek ve somut olması gibi Bunlar insanın her bir kişi için farklı ve özgün olarak yazgısını oluşturur Hiçbir insan ve hiçbir yazgı başka bir insan ve yazgısıyla kıyaslanamaz.Hiçbir durum kendini tekrar etmez ve her durum farklı bir cevap gerektirir.
Reklam
Gerçekten ihtiyaç duyduğunuz şey hayata tutumunuzun değişmesidir Kendimizin de bunu öğrenmesi ve dahası umutsuz insanlara hayattan bizden ne beklediğimizin önemi olmadığını önemli olanın hayatın bizden ne beklediği olduğunu öğretmemiz gerekir. Hayatın anlamını sorup durmak yerine kendimizi her gün ve her saat yaşam tarafından sınanan insanlar olarak düşünmemiz gerekir.
"Kader beni bu kadar kötü vurduğu için minnettarım"demişti "Eski hayatımda şımarıktım ve hiçbir manevi kazanımı ciddiye almazdım"Barakanın penceresinden dışarıya gösterip ,"Buradaki bu ağaç yalnızlığımın tek dostu "diyordu.Penceresinden sadece bir kestane ağacının tek dalı görünüyordu ve dalda iki çiçek açmıştı "Sık sık bu ağaçla konuşurum "demişti bana.Şaşırmış ve bu söylediklerimi nasıl yorumlamam gerektiğini bilememiştim"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dostosyevski bir zamanlar "Beni korkutan tek şey çektiklerime değmeyecek olmaktır"
Şimdi ise bize tamamen hiçmişiz gibi davranılıyordu.(İnsanın içsel değerine ilişkin bilinci daha derin daha manevi şeylere bağlıdır ve kamp yaşamı tarafından sarsılmaz fakat tutsaklar bir yana özgür insanlardan kaçı bu bilince sahiptir ki?)
Reklam
''Evet insan neredeyse herşeye alışır ama bunun nasıl olduğunu bize sormayın.''Ne psikolojik incelemelerimiz ne de biz tuksaklar henüz o kadar ileri gitmemiştik psikolojik tepkilerimizin hala ilk evresindeydik
''Beni kalbinde bir mühür gibi taşı ,sevgi ölüm kadar güçlüdür
Sevgi fiziksel bir varlık olarak,sevilen kişiden çok daha öteye gidiyordu en derin anlamını tinsel varlıkta, iç benlikte buluyordu Onun gerçekten var olup olmadığı,yaşayıp yaşamadığı önemini bir ölçüde yitiriyordu.
Sayfa 51 - okuyanusKitabı okudu
"Biz deneyimleriniz hakkında konuşmaktan hoşlanmıyoruz.İçeride bulunmuş olanların hiçbir açıklamaya ihtiyacı yok ve diğerleri de ne o zaman nasıl hissetmiş olduğumuzu ne de şimdi nasıl hissettiğimiz anlayamazlar."
"Yaşamak acı çekmektir ve hayatta kalmak acıda bir anlam bulmak demektir.Yaşamın anlamı varsa,ıstırap ve ölümün de anlamı da vardır ancak kimse bir diğerine bu amacın ne olduğunu söylemeyemez.Herkes bu anlamı kendi bulmalıdır"...
Sayfa 11 - Nietzsche, Frankl,Kitabı okudu
Reklam
De Profundis
Bazen öyle geliyor ki,sen korkunç olayları korkunç bir sona bağlamak üzere bilinmeyen,görünmeyen bir el tarafından oynatılan bir kuklaydın yalnızca.Ama kuklalarında tutkuları vardır.Temsil etmeleri gereken olaylar zincirini evirip çevirir, bir kapris ya da hevesleri uğruna değiştirirler.Tam anlamıyla özgür ve aynı zamanda tümüyle kuralların hâkimiyeti altında olmak: işte insan yaşamının her an karşımıza çıkan, sonsuz çelişki.Senin kişiliğin de ancak böyle açıklanabilir, diye düşünüyorum çoğunlukla;eğer insanın ruhunun derin ve korkunç sırlarına ,bu bilinmezi daha da eşsiz kılan açıklama dışında bir açıklama bulunabilirse tabii.
Sayfa 60 - Can YayınlarıKitabı okudu
De profondis
Bakın,iki dünya vardır:Sözü edilmeden var olan dünyaya gerçek dünyaya denir,bu dünyayı görmek için sözünü etmeye hiç gerek yoktur.Öteki ise sanat dünyasıdır,bu dünyadan söz etmek gerekir;çünkü ancak söz edildiğinde var olur.
Sayfa 12 - can YayınlarıKitabı okudu
Bize gelince, kör adam, sonuçta sahte iylikseverin ikinci teklifini kabul etmiş olsaydı - ki o son anda adamın iyilik yapma isteği ağır basabilirdi—, yani karısı gelinceye kadar yanında kalmak teklifinden söz ediyoruz, bu şekilde bahşedilen güvenin sonucu olan ahlaki sorumluluğun etkisinin onun suça eğilimini dizginleyip dizginlemeyeceğini böylelikle de en sefil ruhlarda bile her zaman rastlanabilecek parıltıyı ve soyluluğu yüzeye çıkarıp çıkarmayacağını kimse bilemez. Bir halk deyişiyle sonlandırırsak, kadim bir atasözünün bize bıkıp usanmadan öğrettiği gibi, bizim kör istavroz çıkaracağım derken gözünü çıkarmıştı.
Sayfa 25
Toplumumuz kadını için annelik özellikle önemli bir olaydır. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş döneminde kadın giderek toplumun ikinci sınıf bir üyesi durumuna gelmiş ,bazı kırsal bölgelerde bir kız çocuğunun dünyaya gelişi utanç verici bir olay olarak bile karşılanmıştır, Gerçi Cumhuriyet döneminde kadın yasalar karşısında erkekle eşit olarak değerlendirilmiştir ,ama köklü toplumsal dönüşümlerin birkaç kuşakta tamamlanabilmesinin olanaksızlığı nedeniyle ,kırsal kesimde kadının geleneksel yeri gereğince değişmemiştir.
''İnsanlık kendi geleceğini denetimini elinde tutamadığında özgürlükten söz edilebir mi?
71 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.