Gerçekte her şey, arzulanan ve korkulan, iğrenç olan ve aziz tutulan, kovalanan ve kaçmak istediğiniz her şey, varlığınız içinde devinmekte, sürekli bir yarı kucaklaşma halinde.
Bir dürtü olmadıkça hayat karanlıktır gerçekten ve bilgi olmadıkça tüm dürtüler kördür. İş olmadıkça tüm bilgiler boşunadır ve aşk olmadıkça tüm işler boştur...
Sizler yaysınız, çocuklarınız da bu yaylardan fırlatılan canlı oklar.
Okçu sonsuza giden yoldaki hedefi görür ve okları tez gitsin, ırak gitsin diye gerer sizi var gücüyle.
Okçunun elinde gerilmek mutluluk versin size; çünkü o sağlam yayı da sever, uçan oku sevdiği kadar.
Nesne ilişkileri kuramına göre, büyüyen çocuk bir nesneyi veya kişiyi değil, o kişiyle olan ilişkisinin bütününü ve ona eşlik eden duygulanımı içselleştirmektedir.
İnsanların bu kadar geç kavraması çok tuhaf. İstedikleri şeylere göre yaşadıklarını düşünüyorlar. Yaşamlarına isteklerine göre yön verdiklerini. Oysa işin aslı, onları yönlendirenler, korktukları şeyler. İstemedikleri şeyler.