İstanbul'daki Damat Ferid grubu Mustafa Kemal'i ve çevresindekileri devamlı olarak ittihatçılıkla suçluyorlardı. Halbuki ittihatçılıkla bağları çoktan kopmuştu. İttihat ve Terakki liderlerinin onları pek sevmediği ve onların da ittihatçılardan pek hazzetmediği herkesçe malumdur. Ama bu gibi suçlamaların haklı bir tarafı da vardır. Ankara'daki ilk meclis binası bile bir İttihat Terakki kulübü olarak yapılmıştı. Nihayet milletin en dinamik unsurları bu partinin saflarındaki genç unsurlardı. Bunların bir kısmı eski ittihatçı liderleri tutuyorlardı. Hatta Enver'i iltica ettiği Almanya'dan getirip Milli Mücadele'nin başına geçirmek isteyenler de vardı. Ama ittihatçıların önemli bir kısmı artık bunun yürümeyeceğini ve bu sevdayı terk etmek gerektiğini, Anadolu Müdafaa-i Hukuk grupları etrafında, Mustafa Kemal Paşa'nın etrafında toplanıp Mustafa Kemal Paşa'ya kesin olarak katılmak gerektiğini anlamışlardı. Esasen İstiklal Savaşı kadrolarında etkin ve önde gelen ittihatçılar yer alamamıştı. Sivas Kongresi üyelerinin yemin metni ise zaten ittihatçı siyaseti men etmekteydi.
Sayfa 148 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
İzmir ve Batı Anadolu Yunan işgalinden kurtarılmıştı; lakin İstanbul'daki işgal sürüyordu. Yine şu bir gerçek ki, İstanbul Batılı istilacılar tarafından ikinci kez işgal edilmişti. ilki 1204-1261 tarihleri arasında Bizans'taki Latin Haçlı işgalidir. İkincisi ise Mütareke dönemiydi ve deyim yerindeyse Fatih Sultan Mehmed'ten sonra, bu defa Mustafa Kemal Paşa'nın Türk ordusu şehri yeniden fethedecekti. Bu şartlar altında Mudanya'da itilaf Devletleri'yle yapılan görüşmeler sonunda mütareke imzalandı. Mudanya Mütarekesi'nden sonra İstanbul'a ilk birlikler 19 Ekim 1922'de Refet Paşa'nın, ardından da 6 Ekim 1923'te Şükrü Naili Paşa'nın kumandasında girdiler. Aynı gün Mütareke döneminin meşum politikacısı Damat Ferid sığındığı Fransa'da öldü. Belki de Anadolu'ya katılamayanların dahi zaman zaman çatışmaya düştükleri insan, asıl mülteciler muhitinde uğrayacağı aşağılanma ve suçlamadan bu şekilde kurtulmuştu. Bir hafta sonra Ankara'nın başkent olduğu ilan edildi. Böylelikle İstanbul, Mudanya Mütarekesi'nden beri yaşadığı kurtuluş havasından sonra Türk tarihinin yeni bir safhasına geçişi gözlüyordu.
Sayfa 208 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
Reklam
- "Biz Sultan Vahidüddin’in masumluğuna, hataları varsa da bu masumluğu içinde konuşulması gerektiğine inanıyoruz. Neden? En başından başlayalım. Vahidüddin tahta çıkar çıkmaz ateşkes çağrısı yaptı. Hükümet buna uymadı. Zaferin çok yakın olduğu propagandasına devam ettiler. O sırada henüz Irak ve Suriye elimizdeydi. Düşman Haleb’e ve Musul’a
Tarihte, Damat Ferid Hükümeti'nin yaptığı gibi, peşinde koştuğu amaca erişebilmek için anayasa düzeninin yerine Saray'ınkini geçirmekten daha büyük bir vatana ihanet suçu görülmemiştir.
Sabrı taşan ve sözlerinin dinlenmesi hususunda umudunu kaybeden Türk milleti, ne pahasına olursa olsun, artık Damat Ferid hükümetini tanımadığını ve utanç verici barış şartlarını kabul etmediğini ilan etti.
Kınadığımız aşağılık hükümetlere başkanlık eden sadrazamlar arasında Damat Ferid Paşa en berbat olanıydı. Varlığının bu derece tehlikede olduğu bir zamanda böyle birisinin iktidara gelebilmesi için, kaderin Türkiye`ye karşı şeytanî bir hırsının olması gerekiyordu. Bu adam, en gülünç bir cani kukla ve aynı zamanda medenî dünya tarihinde hükûmet başkanı olarak bir anda ortaya çkarılmış bir aptaldır. Aynı zamanda da, Türkiye tiyatrosunda oynanan bir trajedide tatminini memleketin düşmanlarıyla uzlaşmada arayan, ölçüsüz bir ihtirasın ve çok dokunaklı ve korkunç sapmalarla iktidarın verdiği gururun çılgına çevirdiği cahil, dar gõrüşlü ve așağılık bir ruhun akla gelmez doğaçlamalarla, ne yazık ki, gerçeğe çok uygun bir șekilde başrolü oynayan bir komedi operası karakteridir.
Reklam
86 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.