Kuran’da birbirine karışmayan denizler olduğu bildirilir. Üstelik bu ayetlerden birinde ise bunlardın tatlı ve tuzlu su denizleri olduğu da bildirilir. Ayete bakalım
“İki denizi salıveren de O’dur. Biri tatlı, susuzluğu giderici; biri ise tuzlu, acıdır. Bununla berâber aralarına bir engel ve aşılmaz bir sınır koymuştur.” (Furkan,
İMAM HÜSEYİN VE KERBELA OLAYI
Prof. Dr. Ali Yaman
İmam Hüseyin Peygamberin torunu ve İmam Ali ile Hz. Fatıma’nın ikinci çocuğu idi. O zamana kadar Araplar arasında pek rastlanmayan bu adı ona Hz. Muhammed vermiş idi. Bazı kaynaklarda Hüseyin doğduğu zaman Hz. Muhammed’in kulağına “ O cennet çocuklarının efendisi (Seyyid)dir.” diye seslendiği
1-) KİTAP VE İÇERİK HAKKINDAKİ FİKRİM :
Bence Sokrates gerçekten müthiş bir filozofmuş. Çünkü insanlar istemese dahi onları bırakmayacağını, öldürülse bile davasından vazgeçmeyeceğini, ne olursa olsun insanların sürekli kendilerini sorgulamasını sağlayacağını ve eğer haksızlarsa utanmalarına sebep olacağını söylüyor. Yani insanların doğru yoldan
Eserin orijinal adı Pride and Prejudice ' dir.
Virginia Woolf Kendine Ait Bir Oda ' da kadının toplumdaki yerinin evin içinde ev işleriyle ilgilenecek şekilde konumlandırıldığını , dış dünyadan uzak oluşlarını , özellikle duygusal yanları ile hep ön plana çıkarılma durumlarını ve bütün bunlara bağlı olarak kadınlara edebiyat sahnesinde güçlü bir
Andolsun ki: “Gerçekten Allâh üçün üçüncüsüdür(; üç ilâhtan biridir)!” demiş olan (Hristiyan fırkalarına bağlı) kimseler de kâfir olmuştur. Hâlbuki bir tek İlâh’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Söylemekte oldukları şeyden vazgeçmezlerse, kasem olsun ki; kâfir olmuş bu kişilere çok acı verici pek büyük bir azap mutlaka dokunacaktır.
Muhammed ibni
Eğer din, devleti kontrol altında tutuyorsa, o devleti Allah yönetiyor demektir.
Yok eğer devlet dini kontrol ediyorsa, işte o devlet Allah'a karşı ilahlık taslayan bir tağut olmuş demektir. Tağutları reddetmeyenler de müslüman olduklarını idda edemezler !
Allahu teâla bu kişiler hakkında şöyle buyurmuştur;
"Dinde zorlama yoktur. Gerçekten doğru eğriden ayrılıp iyice belli olmuştur. Artık kim tağutu (haddi aşan sahte ilahları) inkâr edip Allah’a inanırsa, muhakkak kopması mümkün olmayan sapasağlam bir kulpa sarılmış olur. Allah, işitendir, bilendir." (Bakara suresi 256)
Yine şöyle buyurmaktadır;
"Allah, iman edenlerin dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin dostları ise tağutlardır, (haddi aşan sahte ilahlardır) onları aydınlıktan karanlıklara sürüklerler. Onlar cehennemin yoldaşlarıdır ve orada ebedî kalacaklardır." (Bakara suresi 257)
Şimdi, aramızda çıkan herhangi bir ihtilafta tağutların falan mahkemeleri yetkilidir gibi sözleşmelere küfür değil diyenlere nisa suresi 59, şura suresi 10, nisa suresi 65. Ayetler yetmedi. Bakalım buna ne diyeceksiniz !
Peygamber efendimiz s.a.v, Medine'ye hicret ettikten sonra yahudilerle aralarında imzaladıkları medine vesikasının 23. Maddesinde şöyle der;
Aranızda çıkan her türlü ihtilafta yetkili Allah ve Resulüdür. Ihtilafları Allah ve Resulüne getireceksiniz...
Yahudilerle yapılan medine vesikasında dahi peygamber s.a.v aralarındaki ihtilafların yetkili mercisi Allah ve Resulü olduğunu emrediyorken, sizler müslümanız dediğiniz halde nasıl olurda aranızdaki ihtilaflarda tağutun mahkemelerini yetkili kılıyorsunuz???