Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
344 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Ben ne okudum
Jack London bu kitabını beş yılını San Quentin hapishanesinde geçiren arkadaşı Ed Morrell'den esinlenerek yazmistir. Yazarımız öyle bir şey yapmış ki okurken siz de kendinizi farklı diyarlarda gezerken buluyorsunuz. Boyutlar arası yolculuk bu olsa gerek. Kahramanımız Darrell Standing bir profesör arkadaşını öldürdüğü gerekçesiyle San Quentin hapishanesine atılır. Bu arada bu hapishane gerçektir. Burada akil almaz işkenceler yapılmıştır .Orada yaşanılan bir olaydan dolayı da tecrit edilip hücreye kapatılır. Hücreye kapatıldığında yakınlarındaki hücrelerde kapatılan başkaları olduğunu farkeder. Bunlar Ed Morrell ve Jake Oppenheimer. Bu üç kisi duvarlara yumruklarla vurarak konuşmayı başarırlar. Fakat bu hapishane müdürünün ve gardiyanların hoşuna gitmez. Yapılan uyarılar dikkate alınmadığı için tutuklular gömlek cezasına çarptırılır. Bu ceza ise şöyledir; tutuklu deli gömleği gibi bir gömleğe sıkıca sarılır. Saatlerce hatta günlerce hareketsiz bırakılıp su ve yiyecek verilmez. Bir konuşmada Ed Morrell gömleğin içinde kendini dış dünyadan soyutlayip başka diyarlarda gezintiye cikilabilecegini söyler. Darrell Standing bu fikri çok beğenir. Gömlek cezasına çarptırıldığı ilk fırsatta bunu dener. Önce ayak uçlarından başlayarak yavaş yavaş bedenini öldürür. Sonra ruhunu serbest bırakıp boyutlar arası seyahate çıkar. Her seyahat farklı diyarlara farklı bir bedende gerçekleşir. Ve böylece kahramanımız ruhunu başka diyarlarda gezdirerek bizi bir maceraya sürükler. Jack London bu kitapta ruhun ölümsüz olduğunu, zihnimizin sınırlarını zorladığımızda yapamayacağımız bir şey olamayacağının da mesajını vermiş oluyor.
Yıldız Gezgini
Yıldız GezginiJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20146,9bin okunma
Birisi yanacaksa, yanan ben olmalıyım.
Reklam
Odadayım, beyaz duvarları benim rutubetli duvarlarıma benzemeyen, penceresiz, bomboş bir odada. Üzerimde deli gömleği, kafamda deli sorular var. Ben yere çökmüş , çökmüş yüzümle karşımdaki ardına kadar açık , gri kapıyı izliyorum. Sonra kapı beni çağırıyor. Çıplak ayaklarımla soğuk mermerlere basa basa gidiyorum. Tam kapıya yaklaştığım sırada kapı kapanıyor ama öyle sakince değil, öfkeli şekilde kapanıyor. Ben kapıya bakakalıyorum, sanki beklemediğim bir davranışmışçasına . Ama sonuçta kapanmakta kapının görevi açılmak da . Sanki kapı kendi isteğiyle kapanmamış gibi , güzel kapı kulbunu çeviriyorum. Açılmıyor kilitli. Arkamı dönüp eski yerime geçiyorum. Ayakta sırtımı duvara dayayarak saatlerce kapının açılmasını bekliyorum , ya da dakikalarca , bilemiyorum çünkü odada saati gösteren bişey yok . Bileklerim boş ceplerim boş duvarlar boş. Ve sonunda kapı açılıyor . Bu sefer koşsam yetişebilir miyim diye düşünüyorum. Tam geçtim derken kapı suratıma çarpıyor ve burnumu kırıyor . Beyaz fayanslar kırmızıyla süsleniyor . Kapı hep kapalı olsa umudumu keser otururdum yerimde , ama kapı hiç kapanmadı
Hızlandıkça Azalıyorum
Hız (aceleci­lik) sadece iğrenç, iblisçe birşey olsa neyse, dahası cehennemin ta kendisi, bir bataklığa saplanış, bir deli gömleği. Şimdiki zaman varoluşuyla vardı, zaman vardı; artık ne şimdiki zaman, ne de za­man var. Düşüş'ün çılgın hızı bir hiç'in dipsiz boşluğuna savur­du bizi.
Aşk kapısız ve penceresiz bir hapishane olabilir; insan girip çıkmakta serbesttir ama hangi beklenti uğruna? Şafakla özgürlük de gelebilir, dehşet de. İnsanın sırtında deli gömleği varsa aklın bir yararı olmaz. İşte böyle; böyleydi, böyle olmayı sürdürecek.
Sayfa 50 - Notos Kitap YayıneviKitabı okudu
Onun yaptıklarını yapmadım, söylediklerinin ise çoğunu yaptım.
Reklam
Seni biliyordum, görüyordum tabii ama tanımıyordum.
Soruların anlamını yitirdiği zamanlar vardır. Cevapların saçma olacağı.
Sohbete devam etmenin anlamı yoktu. Çıkışı olmayan koridorlar.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.