Deniz balkonda yapraklanıp duruyor
Çembercik kuşu pencerede sabah duası
Bir bağbozumu şarkısı saçların yastıkta
Öyle bir sonsuzluk ki ömrün ömrümde
Sende duruyor dünyanın bütün zamanları
Deniz balkondan yapraklanıp duruyor
Çembercik kuşu pencerede sabah duası
Bir bağbozumu şarkısı saçların yastıkta
Öyle bir sonsuzluk ki örmün ömrümde
Sende duruyor dünyanın bütün zamanları
Başucunda bir şarap kandili
Mumdan mühürler çıplaklığının hazinesinde
Dökündüm sabahtan sonra da yıldızlarını...
Çünkü sen Mervan, sen değerli bir yüksün,
Gelmiş geçmiş en değerli yük.
Sen babanın gözlerinin ışıl ışıl nurusun.
Hırpalanmış kalbinin sultanısın.
Bunu bilmesi için denize yakarıyorum
Bunlar yanlizca söz.
Baba sihirbazlığı derler buna.
Ama bu, senin ona olan güvenin,
Babanı mahvediyor.
Çünkü bu gece tek düşünebildiğim,
denizin ne kadar da derin,
engin ce umursamaz olduğu.
Ve seni ondan korumaktan
ne kadar da âciz olduğum.
Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birden bire dam.
Gök devrildi, künde üstüne künde...
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı. İhtiyar bacı!
Sonsuzluk elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.
Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum