Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Beyzade
Beyzade
@derunii
Türkçe Yayın yazarı
Eğitmen
10 kütüphaneci puanı
375 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
İnsanın en büyük iki düşmanı olan, günahların ve kötülüklerin yegane müsebbibi olan Nefis ve şeytan...
Kitapta, nefis ve şeytanın nasıl birer düşman oldukları, insanları aldatmak için ne gibi hileler yaptıkları, ne gibi tuzaklar kurdukları, nasıl nereden yaklaşıp kandırdıkları, insanların bu iki düşmandan nasıl korunmaları gerektiği anlatılmakta.
“İnsan için, son nefese kadar, son nefes de dâhil, devam edecek en büyük mücadele, nefis ve şeytan ile olan mücadeledir.” Şeytan ve nefis insanın en zayıf noktalarını zerrelerine kadar tanırken eşrefi mahluk olan İnsanın bu mücadelede düşmanı tanımaklıktaki gevşekliği hatta onları görmezden gelmekle kurtulunmuyor olduğunun idrakine varmaya yardımcı olmakla kalmayıp nasıl mücadele edeceğinide tarif eden nadide bir eser.
Büyük Selçuklular tarih sahnesine nice badire ve göçlerinden sonra Gazneliler ile yapmış oldukları Dandanakan zaferinden sonra(1040) da resmen kuruluyor. Ve iki kola ayrılıyorlar. Selçukoğlu Mikail Nesli’den gelen, Büyük Selçuklular Ve Selçuklu Arslan Yabgu’nun neslinden gelen Anadolu Selçukluları ikinci kolu teşkil ediyor.
Kitap bu devrelerin izahıyla başlıyor. Akabinde devletin kuruluş dönemini Müslüman oluşlarını kuruluşlarını, komşu devletleriyle olan ilişkilerini aktarıyor. Sonra kronolojik olarak,
Sultan Tuğrul Bey(1040–1063)
Sultan Alp Arslan(1063–1072)
Sultan Melikşah(1072–1092)
Sultan Berkyaruk(1092–1104)
Sultan Muhammed Tapar (1105–1118)
Sultan Sencer(1118–1157)
Selçuklu Sultanları’nın dönemlerini özce aktarıyor. Tabii öyle şeyler olmuş ki burada izahı kabil değil, okurken kah keyifleniyor(nadir), kah saç baş yolluyorsunuz zira o kadar birbirleriyle mücadele etmişler, taht kavgası yapmışlar ki etraftaki düşmanlara saldırmaya neredeyse vakit kalmamış...
medium.com/t%C3%BCrkiye/b%...
Kahve yanında ikram edilen lokum misali tadı damakta kalan her bir yaprağından tarihin farklı devrelerinden simalar ile tanışıp tarihe geçmiş anekdotlar ve biliyor muydunuzlu sayfaları ile tarih okumayı sevmeyene dahi kendini okutturan hap kitap.
Okur Takip Önerileri
“Elini uzattıktan sonra bir kitaba dokundu. Bir kitaba dokunduktan sonra o kitabı aldı. O kitabı aldıktan sonra kapağını açtı. Kapağını açtıktan sonra kitabı okumaya başladı. Kitabı okumaya başladıktan sonra kitabı bitirdi. Kitabı bitirdikten sonra kitabı yerine bıraktı. Kitabı yerine bıraktıktan sonra iki adım geriledi. İki adım geriledikten sonra baktı. Baktıktan sonra bir şey fark etti. Bir şey fark ettikten sonra düşündü. Düşündükten sonra bir şey anladı... Nedir?”
Kitabın nasıl fikirden kıyafete bürünüp önüne geldiğini, gelesiye uğradığı duraklarda başından geçenleri, kitabın diliyle kendini anlatmasıyla anladı. İki kapak arasına sıkıştırılan sayfalar ve ön kapağını açmakla kitaba girildiği ama arka kapağın kitaptan çıkış olmadığını...
Kitabın Özetinin Özü
Kitap görmek hakkındaydı. Kitap görmeyi, görmemek üzerinden anlatıyordu. Herkese görmezlik hastalığı bulaşıyordu. Ama herkese değil, çünkü herkese görmemek hastalığı bulaşırsa, herkes görmez olacağından: görmek olmaz, görmek olmayacağından, yeni bir görmek olurdu. Yeni görmek, herkesin kabiliyeti olacağından, görmemek olmazdı. Görmemek, herkesin görmemesi üzerinden anlatılamazdı, zira hiç kimsenin gözü yok ise, göz yok demek olurdu, o halde, göz el olurdu, herkesin eli göz olduğundan görmemek olmazdı. Bu sebeple herkes görmemek hastalığına yakalanıyordu ama bir kişi yakalanmıyordu. Ama o da, kendisine peygamber ya da şeytan denip de taşlamasın diye görürlüğünü herkesten gizliyordu. Kitap insanların vahşiliği hakkındaydı. Kitap insanların bozgunculuğu hakkındaydı... Kitapta görmezliğin karanlığı kara değil, beyazdı. “
“İbrahim bir gün evden çıktı.. çıkamadı... görünmeyen bir duvara toslar...
Ve İbrahim'in hayretengiz macerası başlar ama nasıl bir macera anlatılmaz okunur, okunmaz yaşanır, yaşanmaz ölünür (: Ne dese beyhude en iyisi biraz kitaptan yardım almalı...
"İnsan kitap okumadığında çok kötü olur. İnsan kötü olmaz, insan kitap okumamış olur, insan kitap okumadığında, bu olan çok kötü bir şeydir. İnsan bir şeydir. Kitap ise insana ait bir şeydir. İnsan kitap okumadığında kendisine ait bir şeyi okumamış olur. İnsan kibirli, artist, gösteriş budalası ve mal mülk düşkünüdür. İnsan düşkünse düşüktür. Düşükse düşmüştür. Düşmüşse, düşenin dostu olmaz, seyircisi olur. İnsan seyredicidir. İnsan adeta insan değildir. İnsan böyle insan olursa adeta insan olmaktan çıkar..." Kitaptaki yazarımızın cümlelerinden bir demet ve içinden değiştirdiğim 1 çiçek ile husule gelen demet (:
İçinde 3 kere ince, 5 kere inci 7 kere ayna 9 defa da kara geçen inceleme.
Sadece 4 kelimeyle; 'İsmiyle müsemma bir eser' demek isterdim yaptığım incelemeye münasip olsun deyu lakin kelimelerim, inceldiği yerden kopan tespihin sökün eden inci daneleri'nin aynasıymışçasına dağınıklığının affına sığınaraktan... Kelimeleri inci gibi dizmekten aciz olduğum ayan olmasın içün kitaptan aynaladığım kısımla sizi baş başa bırakmayı yeğlerim... medium.com/t%C3%BCrkiye/i%...
28 Recep 1220 Seşenbe
Gayri ihtiyari tuttuğum, polisiye okumama orucumu açtığım zihinlere şenlik bir romandı. İdris Bey'in katili bulmak içün sarfettiği gücü bende bir an evvel okuyupta kim acaba sorumu nihayete erdirmek içün cehd ettim. Basit olmayan hakikaten osmanlı polisiyesi imiş dedirten Katilin cinayet işlerken şeriatı bilip ona göre plan kurması... vesair her cihetiyle fevkalede bir kitaptı.
Ey benim sevgili oğlum!
Nasihat, malumdur ki ilahi bir terbiye usulüdür. Zira Kur'an-ı Kerim nasihatlerlerle doludur.
Efendimiz (s.a.v): "Din ancak nasihattir" buyurur.
Nasihatin hususiyetlerinden biri de kısa ve öz olmasıdır.
Hz. Hızır (s.a.v), Hz. Musa'ya (s.a.v) denize açıldıklarında şöyle demiştir: "Ey talib-i ilim! Dinleyen anlatandan çok yorulur. Bu sebeple konuştuğun zaman muhatabına bıkkınlık verecek kadar sözü uzatma." Bundan dolayı vecizelerin hepsi sade ve kısadır. Zira uzun ve karışık ifadeler, uzun süre hafızada kalmaz.
Nasihatin ehemmiyetine bu acizin bile şu kadarda olsa vukufiyeti varken, varın Cihan padişahı Sultan Murad Han'ın hakimiyetini siz tahayyül edin. Veyahut tahayyüle dalmak yerine bu kitaba dalın zira Sultan Murad Han İstanbul'un müstakbel fatihi olan oğluna, insanın bazı hasletlerini övüyor ve yüce fikirler, hoş işaretler, hayata dair öğütler aktarıyor. Sultan'ın ağzından insan hayatını safha safha özetleyen veciz bir eser. Kim bilir ihtiyarlığa bakış açınızı gençliğinizi değiştirmekle değiştirmenize vesile olur...
Müstefid olmanızı murad ederim keyifli okumalar.
İhtiyarlığa Övgü ya da Sultan Murad'dan Fatih'e NasihatHarun Tuncer · Çamlıca Basım Yayın · 201067 okunma
Siz Doğrusunu Söyleyin Zira Zıttına Giden Bile Sizi Bulacak
Meramını karşı tarafa kimseyi kırmadan anlatmanın, günlük hayatta en çok kullanılan zıt kelimeleri kullanarak nasıl mümkün olduğunu anlatıyor ve her satırında yeni fikirler farklı bakış açıları barındıran makalelerini rengarenk bir tasarımla sunmuşlar okuması ziyadesiyle keyifli müstefid olacağınız bir eser..
Zıtlıklar Karşısında Doğru Söz Söyleme SanatıÜmit Yüksel · İnsan ve Hayat Kitaplığı · 2020283 okunma
Kör Kuyulardan En-derûna İnmek
İnsan derundur, en derununda saklıdır. En içtendir. O yüzden insanın sadece zihnine değil, bir rahmet gibi gönlüne, kalbine damlatılan temiz su kaynağı da en-derunda en içtedir.
medium.com/t%C3%BCrkiye/k%...
dergideki sadece şu yazı dahi onulmaz istifadeye vesile maiyetinde...
Evet, insanlar hesapçıdır. Kendilerince bir plan program belirler. Karşı tarafı, karşı tarafın haricindeki başka birçok unsuru, düşünmeden hareket ederler. Bu onların makine olduğu anlamına gelmez insan çok sathi olarak anlatılmış. Üzerine birden hayvanlarla kıyaslaması var ki akıllara zarar. Tamam "insan hayvandan üstün yaratıldı bununla beraber hayvanlarında insanlardan üstün tarafları vardır. Mesela onların içinde hiçbir kafir, münkir, yalancı ve dolandırıcı, hiçbir hilekar ve sahtekar yoktur." Bu malumumuzda be kadar eğitilseler de ortalama bir insan kadar olmaları düşünülebilir mi düşünmek lazım.
Evvel refik badel tarik
"Kutlu, insanın fıtratına aykırı bir dünyadan bunalmasını anlatır. Onun iyi karakterleri, ne kadar kıt imkânlarla yaşasalar da çevresine iyilik yapmaya gayret eden karakterleri küçük bir umut ışığı telkin eder okurlarına okuyanların da malumudur. Okuduğum “Menekşeli Mektup”ta yer alan “Hacca Gidebilmek” adlı Hikâye hacca gitmekten ziyade oradan dönüşü anlatıyor. Bir uzun yol şoförünün yeni kamyonunun borcunu ödemek için harcadığı onca mesai sona ermeden kamyonu eskimiştir. Tablo böyleyken olmayacak bir şey gerçek olur ve şoförümüze hac yolu açılır. Hacca gidilir gidilmesine ama dönüş hiç de kolay olmayacaktır. Hacdan dönüşte yaşanan bir kaza, turnusol kâğıdı gibi insanların karakterlerini deşifre eder. Kul sıkışınca yetişen Hızır, tanıdıkların, yol arkadaşlarının, hemşerilerin değil umulmadık kişilerin kılığına bürünür. Hikâye de, Yardımseverlik, diğerkâmlık gibi değerleri el üstünde tutan insanları anlatır. Üstelik bunu nostalji denen tehlikeli çıkmaza sapmadan yapar. Esasen “önce refik, sonra tarik” diyen geleneğimizin bir yankısıdır ‘Hacca Gidebilmek’. Kıssa ve hisse dediğimiz ve günümüz hikâye yazarının son kullanma tarihi geçmiş ilaç muamelesi yaptığı o deruni tını, Kutlu’nun hikâyesinde etiyle kemiğiyle canlanır ve okurun karşısına dikiliverir." medium.com/@suaviy/mustafa...
Tarihini Bilmeyen Bir Millet Babasını Tanımayan Bir Çocuğa Benzer
Bu kitaptaki o tarihi anı yaşama hissini, yaşananlardaki dehşeti anlatabilecek ne bir kalemim ne de tabloya dökecek fırçam var ki bütün fecilik ve korkunçluğuyla anlatabileyim.
Venedikliler ve diğer Avrupalılar karşısında Osmanlı sancağını zaferden zafere koşturan ispanya üzerine düzenlediği deniz seferleri ile binlerce Endülüslü Müslümanın hayatını kurtaran Kemal reis İspanyolların ve bütün Avrupalıların korkulu rüyası Cezayir ülkesinin sultanı Oruç Reis(Baba Oruç). Onun İspanyollar tarafından kuşatılan Tilimsan kalesinde ki şehadet destanı anlatılıyor ki o destan...
Cezayir'in bir köşesinde düşmanla uğraşan bu iki kardeşin(İshak Reis ile Oruç Reis) küçük kardeşleri olan Hızır Reis nam-ı değer Barbaros Hayreddin Paşayı bir an gelecekte, kardeşlerinin kanını almak içün savaşır hayal edip şehadetin al kanıyla süslenip rahmet-i Rahman'a kavuştukları dillere destan mücadeleleri, okurken ah! orada cenk eden bir neferde ben olaydım diye eseflenmeden geçemiyorsunuz..
Bu vakayı haber alan kardeşleri son derece kederlenip şöyle bağırmıştı: "Ah, bütün Frengistan'ı kılıçtan geçirsem kardeşlerimin, yoldaşlarımın intikamını alamam." deyişine tüm zerrelerimizle katılmamak elde değil.
Çeviri şiir okumak mı?
Yoksa okumamak mı? Ehven i şer olan hangisi? Ehven i şer mi, iki menfi durumda kalınırsa ve biri seçilecekse zararı hafif olanın seçilmesidir ehveni şer. Gizemli bir maske mi okumamış olmayı tercih ederdim demiyciğim zira okumasaydım böyle bir şey diyebilir miydim?
Resimler şiirlerden güzeldi. Yaratmak kelimesinin hunharca manasından bihaber kullanılması da şiirlerden kötüydü.
