394 syf.
·
Puan vermedi
Merhaba güzel bir eserin daha sonuna gelmiş bulunmaktayım. Böyle buyurdu zerdüşt Herkesin ve hiç kimsenin kitabı Böyle diyor kitap ve insana bir tokat atıyor. Bu eser okuyup bitirilmesi gereken değil üstünde düşünülmesi gereken eserlerden Friedrich Nietzsche yazarımız bize Zerdüşt karakteriyle hayatı sorgulatıyor Tanrıyı sorgulatıyor ve
Böyle Buyurdu Zerdüşt
Böyle Buyurdu ZerdüştFriedrich Nietzsche · Doğu Batı Yayınları · 201938,3bin okunma
141 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
#neokudum #sabahattinali #sırçaköşk #öyküler #masallar ___Sabahattin Ali'nin öykü kitapları arasında yer alan Sırça Köşk, 1947 yılında yayınlanıyor. Bu kitapta toplam on üç kısa hikaye ve dört farklı masal yer alıyor. “büyüklere masallar” şeklinde tabir ediliyor. Dönemin devlet çıkarlarını, halka yabancilasmis ve kişisel çıkarlarına gömülmüş
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202057,1bin okunma
Reklam
358 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Ünlü yazar Mehmet Uzun'un 1991 yılında yayınlanan "Aşk Gibi Aydınlık, Ölüm Gibi Karanlık" adlı romanı," iki çaresiz, eksik ve kırgın yürek aynı topraktan olmalarına rağmen yargılarına yenik düşüp, farklı cephelerde yer alır. Baz devletin derinliklerinde, yalancı bir geçmişle beslenmiş bir komutan. Kevok, üniversiteyi bırakıp sevdiğinin ardı sıra dağları mekan tutan idealist bir genç kız. Yazgıları, onları en umulmadık zamanda buluşturup ölüme yolcu eder.." Roman, Türkiye'de 1980'li yıllarda yaşanan siyasi olaylar ve Kürt meselesi gibi hassas konulara değinir. "Aşk Gibi Aydınlık, Ölüm Gibi Karanlık", Kürt edebiyatının önemli eserlerinden biridir. Roman, siyasi olaylar ve Kürt meselesi gibi hassas konulara değinir. Ayrıca, insanların hayatındaki farklı duyguları ve deneyimleri anlatarak, okuyuculara farklı bir bakış açısı sunar.
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (Cep Boy)
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (Cep Boy)Mehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20179,6bin okunma
Vatan sağolsun
Her devletin vatandaşlarını gerektiğinde devletleri için canlarını vermeye zorlayan sloganları vardır :Britanya'nınki"Kralım ve Ülkem Uğruna "dır, İspanya 'nınki"Tanrı ve İspanya Adına"dır vb.Aztek savaşçılarınıda 16.yuzyılda bunun benzeri duygulanımlar güdüyordu:Savaşta ölmek gibisi yoktur ,her şeye hayat veren onun [Azteklerin ulusal tanrısı Huitzilopochtli]gözünde bu gösterişli ölümden aziz bir ölüm yoktur :Uzakta görüyorum ölümü , kavuşmak istiyorum ona!"
Sayfa 334Kitabı okudu
Kyk yurdunda yaşanan asansör faciasının yorumlarını okuyordum ve gerçekten hayatımda daha önce hiç bu kadar öfkeli hissetmemiştim. Filistin için bu kadar ayaklanmadınız diyene mi, siz devleti suçlayacak yer arıyorsunuz yoksa derdiniz ölen öğrenci değil diyene mi yoksa 15 kişilik asansöre 16 kişi binerseniz tabi düşer ben bu ölüme üzülmem diyen, cehaletin dibini ekmekle sıyıran elemana mı küfretsem karar veremiyorum. Filistin ne alaka şu an ya! Kız asansör boşluğunda sıkışarak ölmüş diyoruz bozuksa binmeseymiş diyor. Yetkililer pişkin pişkin kız kardeşiniz mi ağlıyorsunuz, merdiven kullanın korkuyorsanız diyor, bunlar hala Filistin için ayaklanalım derdinde. Asansör tamiri ve denetimi için bir kişi göndermeyenler öğrencileri susturmak için silahlı polisleri diziyorlar, hala devletin bir suçu yok öğrenciler aptal diyenleri görüyorum. Daha asansörün çalışma mekanizmasından haberi yok konuşuyor dingil. Normalde şiddete karşıyımdır ama bunları yazanları bulup tek tek öldüresiye dövmek istiyorum.
Gılgamış destanının da temasıdır. Hikayenin kahramanı, dünyanın en güçlü ve becerikli adamı olan Uruk Kralı Gılgamış'tır. Dünyadaki herkesi yenebilen bu kralın en iyi arkadaşı olan Enkidu bir çarpışmada ölünce, Gılgamış arkadaşının bedeninin yanına oturu r ve günler boyunca onu inceler; ta ki arkadaşının burun deliğinden bir kurtçuğun çıktığını görene kadar. Şiddetli bir korkuya kapılan Gılgamış asla ölmemesi gerektiğine karar verir. Ölümü yenmenin bir yolunu mutlaka bulacaktır. Gılgamış evrenin sonuna doğru bir yolculuğa çıkar, bu yolda aslanları öldürür, akrep-adamlarla savaşır, alt dünyaya giden yolu bulur, Urshanabi'nin taştan devlerini parçalar, ölüler ırmağının denizcilerini alt eder ve nihayet ilk tufandan kurtulabilen Utnapishtim'i bulur. Ama yine de amacına ulaşamaz, eve eli boş ve her zamanki kadar ölümlü olarak döner, fakat yeni bir fikir edinmiştir. Gılgamış, tanrının insanları yarattığında ölümü kaçınılmaz bir kader olarak verdiğini ve insanların bununla yaşamayı öğrenmesi gerektiğini öğrenmiştir. İlerlemeciler bu kaderci tavrı benimsemezler.
Reklam
1.000 öğeden 271 ile 280 arasındakiler gösteriliyor.