Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsaf ve merhamet dilenmekle millet işleri görülemez; millet ve devletin şeref ve bağımsızlığı elde edilemez, insaf ve merhamet dilenmek gibi bir kural yoktur. Türk milleti ve Türkiye’nin çocukları, bunu bir an akıldan çıkarmamalıdır. Mustafa Kemal Atatürk
İnsaf ve merhamet dilenmekle millet işleri görülemez; millet ve devletin şeref ve bağımsızlığı elde edilemez, insaf ve merhamet dilenmek gibi bir kural yoktur. Türk milleti ve Türkiye’nin çocukları, bunu bir an akıldan çıkarmamalıdır.
Reklam
"Adalet dilenmekle ve başkalarına kendini acındırmakla ulus işleri, devlet işleri gorülemez; ulusun ve devletin onuru ve bağımsızlığı güven altına alınamaz."
Gelecekteki çocuklara tavsiye.
İnsaf ve merhamet dilenmekle millet işleri, devlet işleri görülemez.Milletin ve devletin şeref ve bağımsızlığı korunamaz. "İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur.Türk milleti Türkiye'nin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdırlar."
Sayfa 210 - Yakamoz Kitap / Sonsuz Kitap. Eylül 2016 baskısı.Kitabı okudu
Benim kararım
Efendiler, ben bu kararların hiçbirinde isabet görmedim. Çünkü bu kararların dayandığı bütün deliller ve mantıklar çürüktü, temelsizdi. Gerçekte, içinde bulunduğumuz o tarihte, Osmanlı Devleti'nin temelleri çökmüş, ömrü tamamlanmıştı. Osmanlı toprakları tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türkün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son mesele,
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
İnsaf ve merhamet dilemekle millet İşleri devlet işleri görülmez . Millet ve devletin şeref bağımsızlığı korunmaz...... Türk milleti, Türkiyenin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından cıkarmamalıdır.
Sayfa 287Kitabı okudu
Reklam
Devletin "bağımsızlığı"
"Devlet, sınıf karşıtlıklarını frenleme ihtiyacından doğduğuna, ama aynı zamanda, bu sınıfların çatışması ortasında doğduğuna göre, kural olarak en güçlü sınıfın, ekonomik bakımdan egemen olan, ve bunun sayesinde, siyasi bakımdan da egemen sınıf durumuna gelen ve böylece ezilen sınıfı boyunduruk altında tutmak ve sömürmek için yeni araçlar kazanan sınıfın devletidir. İşte bundan ötürüdür ki, antik devlet, her şeyden önce, köleleri boyunduruk altında tutmak için, köle sahiplerinin devletiydi; tıpkı feodal devletin, serf ve angaryacı köylüleri boyunduruk altında tutmak için soyluların organı, ve modern temsili devletin, ücretli emeğin sermaye tarafından sömürülmesi aleti olması gibi. Bununla birlikte, istisnai olarak savaşım durumundaki sınıfların denge tutmaya çok yaklaştıkları öyle bazı dönemler olur ki, devlet gücü sözde aracı olarak, bir zaman için, bu sınıflara karşı belirli bir bağımsızlığını muhafaza eder."
Sayfa 237 - Sol YayınlarıKitabı okudu
İnsaf ve merhamet dilenmekle ulus işleri, devlet işleri görülemez;ulusun, devletin onur ve bağımsızlığı korunamaz... İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur.Türk ulusu, Türkiye'nin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdır.
Sayfa 239Kitabı okudu
"İnsaf ve merhamet dilenmekle ulus işleri, devlet işleri görülemez; ulusun ve devletin onur ve bağımsızlığı korunamaz.. İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türkiye'nin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdırlar."
Sayfa 239 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
iki bin yıl boyunca Çin imparatorluğu, kendi dünyasını tek bir imparatorluk egemenliği altında birleştirmiştir. Bu egemenlik zaman zaman aksamıştır da. Çin’de savaşlar, Avrupa’da olduğu kadar sık olmuştur. Fakat bu savaşlar, imparatorluk üzerinde iddia sahibi kimseler arasında olduğu için, uluslararası savaştan çok, iç savaş niteliğinde olmuş ve er veya geç yeni bir merkezi gücün ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır. Çin, XIX. yüzyıldan önce, hiçbir zaman kendisine kafa tutacak güçte bir komşuya sahip olmamıştır ve böyle bir devletin ortaya çıkabileceğini de düşünmemiştir. Dışarıdan gelen işgalciler Çinli hanedanları devirmişlerdir; ancak Çin kültürü içinde öyle bir şekilde kaybolmuşlardır ki, sonunda Orta Krallık geleneklerini devam ettirmişlerdir. Çin’de devletlerin eşit bağımsızlığı fikri hiçbir zaman var olmamıştır; yabancılar barbar kabul edilir ve yalnızca ikinci sınıf bir ilişkiye tâbi tutulurdu. –XVIII. yüzyılda İngiliz Sefiri Beijing de böyle kabul edilmiştir.– Çin, dışarıya elçi göndermeyi küçümseyerek bakmıştır; fakat uzaktaki barbarları yakındaki barbarların hakkından gelmek için kullanmada bir sakınca görmemiştir. Ancak bu uygulama olağanüstü durumlar için geçerli olan bir stratejiydi; Avrupa güç dengesi gibi işleyen günlük bir sistem değildi ve Avrupa’nın ayırıcı özelliği olan devamlı diplomatik temsilcilikler kurulması sonucunu da doğurmadı. Çin XIX. yüzyılda Avrupa sömürgeciliğinin aşağılanan bir süjesi olduktan sonra, tarihinde görülmemiş bir şekilde son yıllarda yeniden II. Dünya Savaşı’ndan bu yana çok kutuplu dünya sisteminde ortaya çıkmıştır.
709 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.