TDK' nın tavsiye kitaplar sayfası #öğretmenlerkitaplığı sayfasını telefonuma indirerek okuduğum bu kitapta Cumhuriyetin ilk kuruluşundan bu yana roman ve hikayeleri ile sarsılmaz üne kavuşan yazarların bilinmedik duyulmadik belki de hiç kitap olarak basılmayan, hikayelerine yer verilmiş. Ömer Seyfettin den, Halide Edip' e Yakup Kadri' den Abdülhak Hamit Tarhan' a, Necip Fazıl' dan Aziz Nesin' e, Halikarnas Balıkçısından Haldun Taner' e hiç adını duymadığım bir çok yazarın daha dört beş sayfayı geçmeyen kısa hikayelerine yer verilmiş. Üç yüz kırk sayfalık kitapdaki hiçbir hikâyede ne olağanüstü bir yaşam,ne de şimdiki kitaplardaki gibi meteforlarla süslenmiş cümleler var. Sıradan Anadolu hayatının dibini gören sıradan insan yaşantıları. Kısa anlaşılır uslub. Devrik cümleler yok denecek kadar az. Akılda kalıcı can alıcı alıntılar yok çünkü hayatın, yaşanılanların kendisi başlıbaşına zaten can alıcı. Kimi yakıcı, kimi tebessümle hatırlanacak yaşanmışlıklar. Her yazarın az çok kendi karakterinden yansıyan satırlar. Dijital ekrandan okumak bir eziyetti benim için ama kitap tukenmemiş olsa idi kitaplığımda bu kadar nezih ve duru anlatımlı bir kitabım olmasını isterdim.
#öğretmenkitaplığı #öğretmenkitapklübü #öğretmen #kitaptavsiyesi #kitapalıntıları #kitapkurdu #okudumokuyun #okudumbitti #okumakayrıcalıktır #okumakgüzeldir #hikayeler #anadoluhikayeleri #ömerseyfettin #necipfazılkısakürek #yakupkadrikaraosmanoğlu #abdulhakhamittarhan #halikarnasbalıkçısı #halduntaner
Mili Eğitim Bakanlığımızca çıkarılan eğitim dergimiz gerçekten harika. Okullara ücretsiz dağıtılan dergimizi yadadergi.com üzerinden abone olabiliyorsunuz. ayrıca ücretsiz dijital olarak da okuyabilirsiniz.
Bu ay pandemi döneminde anne-baba olma ve ebeveynlik üzerine Türkiye'nin etkili akademisyenlerinin yazılar var. Bu konuda yazılmış kitap incelemeleri, sinema örnekleri ve daha pek çok sizi etkileyebilecek yazı ya/da dergisi 8. sayısında.
2.5 ay boyunca kendisiyle muhatap olduğum bu eserin ardından, aklımda onun hakkında net bir fikir sahip olmadığımı fark ettim. Eserin mahiyetinden ziyade beni aylardır meşgul etmesi beni bu durumu yaşamama itti. Ben bu uzun süreyi neden sadece bu esere harcadım, ne düşünerek zamanımı ve zihnimi bu esere teslim ettim; bilmiyorum. Halbuki eser öyle
Evlerimizde gerçek basılı fotoğraflardan oluşan albümler artık neredeyse yok. Yıllar boyunca yaşadığımız binlerce anının görsel kanıtlarını artık cebimizdeki minicik cihazlarda taşıyabilirken ne gerek var o hantal ve kocaman albümlerde biriktirmeye? Hem kâğıttan da tasarruf ediyoruz, değil mi? Değil. Dijital fotoğraflar, yazılar, dokümanlar aslında “yok”tur. Bunlar bilgisayar ortamındaki dijital kodlardan ibarettirler. Kuvvetli bir manyetik alan, farklı formatlarla çalışan görüntüleyiciler yahut bir gün olası bir dijital felâket sonucunda elinizde hiçbir şey kalmaz.
Şiir şüphesiz izaha açık bir türdür. Şairin kafasında ve kalbinde biriken fikir yığınları evvela kalbine baskı yapıp artık taşınmaz bir yük haline gelince, o yığının en tepesinden bazı sözcükler yuvarlanıp kalemin ucunda alır soluğu. Okurun önüne gelen dizeler bu fikir sağımının en net tezahürüdür. Ancak arkada kalan yığınla ilgilenen şiir okuru,
Hece dergisi bu ay 300. sayısı ile okuru selamlıyor.
Ocak 1997 yılında başladığı yayın hayatında Aralık 2021 itibariyle 25. yılını tamamlayan Hece’nin bu sayısında geçtiğimiz ay ebediyete uğurladığımız Diriliş düşüncesinin mimarı, şair, yazar, düşünür Sezai Karakoç ile ilgili şiir ve yazılar öne çıkıyor.
Kapağında Sezai Karakoç’un fotoğrafı ve
Kurucuları arasında Elon Musk'ın da bulunduğu yapay zekâ araştırma laboratuvarı OpenAI tarafından geliştirilen ve 2020'nin en çok ses getiren YZ ürünü olan GPT-3, bilgisayara insan dilini öğretme fikrine dayanıyor.
[Dijital ortamda yazılı insan kaynaklarına dayalı öğrenim yapan] GPT-3'ün üretkenliği ise sorun yaratabiliyor: Reddit'te komplo teorileri hakkındaki görüşlerinden, "ailesi" sayesinde intihardan vazgeçişine varıncaya kadar her konuda yazan bir "kullanıcı"nın, aslında GPT-3 kullanan bir program olduğu, bir hafta boyunca sektirmeden, normal bir insanın bir dakikada yazamayacağı uzunlukta yazılar göndermesinden şüphelenince ortaya çıktı.