Kitapta yapay zeka ile yazarın karşılıklı konuşmasını, yazarın bu konuda düşüncelerini, karşılıklı sohbetlerini okuyoruz. Bir makine olan ve insanlığın adına Siri dediği o yapay zekanın her konuda bir fikri vardır. Yazarın sorduğu farklı farklı sorulara bile öyle cevaplar verir ki; ‘teknoloji nereye gidiyor’ dedirtir.
Zaaf, şaka, teknoloji, değişim, açgözlülük, aşk, başarı, korku, kibir, zenginlik, mutluluk, yaşam gibi, daha pek çok konuda sohbet ederler. Bazen de kısa hikayeler anlatır Siri. Bu hikaye be sorularda, okuyucu olarak biz de kendimizi sorguluyoruz. Üzerinde durup düşünüyoruz. Çok doğru tespitler, şaşırtan gerçekler, hiç düşünmediğimiz fikirlerle çok farklı, sıradışı bir kitap. Teknoloji kölesi olduğumuz son yıllarda okunması gereken eserlerden olduğunu düşünüyorum.
#BanaBirYolÇizerMisin
^
^
#alıntı
Açgözlülük diye tanımlansa da,aslında açgönüllülüktür doyumsuzluğun asıl adı. Bu yüzden açgözlülükle anılan insanlara dikkatle bakarak incelersen, bunların hemen hemen her konuda kendilerini yetersiz gördüklerini, ömür boyu tüketemeyecekleri servetleri olsa da fakirin bir günlük nafakasına bile göz dikebildiklerini görürsün.
^
^
@ridvanaklan 
Kahvekokulukitaplar1 @destekyayinlari #kişiselgelişim #bloghemsire #inceleme
Roger Ackroyd Cinayeti İncelemesi
Kendi halinde bir köy olan King’s Abbot önce Bayan Ferrars’ın intiharı akabinde köyün en zengini olan Roger Ackroyd’ın öldürülmesiyle allak bullak olur. Ancak iyileşecek olan hastanın doktor ayağına gelir. Artık emekliliğe ayrılmış ve sakız kabağı yetiştirmek üzere köye yerleşen Belçikalı amansız dedektif Hercule Poirot olaya el atar. En az yaratıcısı 
Agatha Christie kadar meşhur olan Hercule Poirot bu davayı da çözebilecek midir? Bu sefer karşısında gerçekten de şeytani zekaya sahip bir katil vardır.
Her satırının dikkatle okunması gereken ve her satırda katilin bıraktığı ipuçlarını birleştirmeye çalışacağınız, Poirot ile birlikte sizin de iz süreceğiniz bir polisiye kurgu ile karşı karşıyasınız. Kitap bir kurgu harikası ve birçokları için bir polisiye romanın gelebileceği en yüksek seviyede bir eser. Zira hem Crime Writers Association hem de Mystery Writers of America tarafından gelmiş geçmiş en iyi 100 polisiye arasında gösterilmektedir. Gerçekten de hiç beklenmeyecek şekilde sona eriyor. Ancak bu kitabın bir başka özelliği daha mevcut. Agatha Christie bu kitabında gerçek katili saklamakla itham ediliyor. Yani kitabın sonunda ortaya çıkan katil aslında gerçek katil değil. Bu tezi kanıtlayacak satırlar kitapta mevcut. Ancak bu konuya daha fazla girip spoiler vermek istemiyorum. Gerçekten de tadından yenmeyecek olan bir polisiyenin az da olsa spolier vererek tadını kaçırmak istemem.
Son olarak, bu kitap bir kez daha okunmayı hak ediyor. Eminim katilin kim oluğunu bilip kitabı bir kez daha okumak, Agatha Christie’nin bıraktığı ipuçlarını daha iyi fark etmemizi sağlayacak ve okurken başka bir keyif alacağız.
Her şey bozuluyor; dünya kıyamete, insan ölüme bakıyor...
Milattan sonra 300'de başlayan bir serüven, her biri ayrı öyküsüyle yedi kişi...
Roma'nın hissedilmeyen, göz ardı edilen acıları; sapkınlıkla, acıyla, merhametin uğramadığı Colesseum...
Aldatmakla ve aldanmakla ayakta duran köhne Tanrı odaları. Zulümler, zalim yöneticiler, dini uğruna ölen insanlar, köleyi daha çok köle yapan aşklar...
Roma'dan ve onun zulümlerinden kaçmaya çalışan, kaderleri onları ortak bir noktada birleştiren yedi kişi. Sığındıkları mağarada uyudukları 309 yıl...
Uyandıkları derin uykudan sonra geçmişten bugüne bir köprü kurarlar, ancak gördükleri onları hayal kırıklığına uğratır çünkü bugün, dünden daha az tehlikeli değildir. Kimse uyanmamıştır, uyananlar da daha iyi bir yere uyanmamıştır. Her şey değişmiş ama hiçbir şey değişmemiştir...
"Nazan Bekiroğlu; edebî dili sayesinde, süslü cümleleriyle severek okuduğum bir yazar. Söz konusu kitap görece kalın bir kitap olduğu halde, dil ve anlatım bakımından oldukça sade ve akıcı ilerlemekte. Farklı yedi karakterin sahip oldukları farklı hayatları konu aldığından aradaki bağlantıları kurabilmek adına dikkatle okunması gereken bir eser. Bizlere yedi uyurların hikayesini masalsı bir şekilde anlatmakta.."
Nazan Bekiroğlu
Kehribar Geçidi
Bir Delinin Hatıra Defteri
Rus edebiyatını hep severek okumuşumdur ancak gogol okumamıştım. Bu eseriyle ilk defa tanıştım Gogol ile. Klasikler arasında okunması gereken güzel bir kitap...
Yazar, içinde yaşadığı Rus toplumunun genel yapısını ve bireylerini büyük bir dikkatle tahlil ediyor; eser yazarın birbirinden ilginç gözlemlerini yansıtması açısında oldukça önemli. Gerek insanı anlamak gerek Rus toplumuna daha yakından bakabilmek için en önemli kaynaklardan biri olan Gogol, birçok edebiyatçının da ilham kaynağı olmuştur.
Bir Delinin Hatıra Defteri’ndebireysel hezeyanlarla şizofrenik düşüncelerin yansımalarını bulurken insanın iç dünyasını anlamaya daha da yaklaşıyoruz. Eseri çok beğendim, kesinlikle okuyun derim.
Okuyuculara farklı pencereler açarken Rus bürokrasisinin işleyişini gerçekçi biçimde gözler önüne seren Gogol'ü belki de en iyi Hepimiz Gogol'ün 'Palto'sundan çıktık sözleriyle 
Fyodor Dostoyevski özetlemektedir.
