Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.13
ilk defa diğer okuduğum kitaplarına göre farklı bir hayat hikayesini ele almış . Babası tarafından dini eğitimden uzak , her istediği yapılan bir kız olarak yetişen Buse, Enes adındaki dinine bağlı genç bir hocaya aşık olur . Bu olaylar başörtü yasağının olduğu , dini faaliyetlerin yasaklandığı bir dönemde gerçekleştiği için Enes hocanın yaşadığı
Eğitim ve İdeoloji
Kitap çok eleştirel ve tamamen idrolojik bir düşünce üzerine değerlendirme ile yazılmış.. Söylenenlerin hepsine katılmam mümkün değil ama bazıları çok yerinde tespitler... "Milliyetçi eğitim sistemlerinde kollektif varlığa,yani millete mutlak biatı militarist bir mantık içinde önermekten başka bir şey söylememiştir.Semavi dinlerin klasik/geleneksel çözümü ise tek noktada takılıp kalmıştır. Çocuğu dindar kılmak ya da ahlaki bir kültürü,temeli din olan toplumsal düzende çeşitli terbiyevi usulleri yerleştirmek....EĞİTİMİN İLLA Kİ BİRŞEYİ MERKEZE ALMASI GEREKLİ Mİ?" Demiş yazar...Eğitimin birçok şeyi merkeze alması lazım tek merkez odaklı olunca yetişenler ortada...Ayrıca Milliyetçilik kavramının anlaşılması tarım toplumlarında ve sanayi toplumlarında farklı algılanırken, kapsayıcı bir sistem yerine sömürücü bir sistem varken;ne tür düşünce yada inanç sistemine sahip olduğu önemli değil..işin sonu hep aynı yere varacak gibi görünüyor... Üniversitelerin farklı düşünceye sahip akademisyenler tarafından elde tutulmasından ziyade gelen genç akademisyen adaylarına yapılan muameleye bakınca anlaşılıyor.. Sömürü düzeni...Uluslararası niteliği olmayan çok insan...Kitap yine de çok öğretici
Dostoyevski'nin Son Büyük Eseri Karamazov Kardeşler
Dostoyevski'nin son büyük eseri Karamazov Kardeşler'i okudunuz mu? Okumadıysanız, kesinlikle okumalısınız! Bu kitap, sadece bir cinayet romanı değil, aynı zamanda varoluş, ahlak, inanç ve insan ruhunun derinliklerine dair bir keşif niteliğinde.
Hikayede, baba Karamazov'un öldürülmesi üzerinden ilerliyoruz. Bu trajik olay,
#BUDALA
Dostoyevski Budala’yı 1968 yılında Suç ve Ceza ile Karamazov Kardeşler arasında kalan bir dönemde yazmıştır. Kişisel hayat olarak çöküşte olduğu bir dönemdir. Yoksuldur, alacaklılar peşindedir ve 2. eşi Anna ile ülkeden ülkeye gezmektedir.
Bu gezme sırasında 1867'de Basel'de bir müze ziyareti yaparlar ve Dostoyevski, Hans Holbein'in
Atatürk’ün liderlik sırları/ yüksek mert-cengiz açıkgöz
Atatürkle ilgili olan bu eser onun liderlik özelliklerini yaşamından anektotlarla anlatıyor. Onun ne kadar büyük lider olduğunu dış basınında ve diğer devletlerin önemli kişileri tarafından açıkça belirtiliyor. Çocukluğu, gençliği ve ileriki yıllarında ,onun kişilik özellikleri ve liderlik özelliklerini Kendi sözleriyle ve argümanlarla anlatıyor. Onu dinsizlikle bağdaştıran bazı görüşlerin aksine ne kadar Dinine bağlı olduğu ve milletin de olması gerektiğini “Dinsiz milletleri devamına imkan yoktur” söylemleriyle ve yaptıkları(Kur’an’ın Türkçe tercümesi gibi )kanıtlıyor. Aslında herkesin dini görüşü kendisini ilgilendirdiği ve atamızın onca söyledikleri varken, onu inancı ile yargılamak , dindar mıydı? Değil miydi? Diyerek onun özel hayatını ve yaşamını eleştirmek kimseye düşmez diye düşünüyorum…
“Benim hakikatim senin için bir yalan olabilir.”
Yazarın diğer kitaplarından etkilenerek, içeriğini bilmeden okuduğum bir kitap. (Körlük ve Görmek)
Ateist olması, toplumsal olaylara duyarlılığı, hiciv becerisi ve başka bakış açıları sunmakta çok iyi olmasından ötürü #josèsaramago Kabil ile Habil’den hareketle günümüze dair bir kompozisyon oluşturmuştur diye düşünmüştüm.
Ancak kendimi kutsal
Hikayemiz üç erkek kardeşin hayatları ve sırlarıyla ilerliyor. Baba Kazım ve anne Mürüvvetin oğulları Ethem Ekrem ve Eminin hayatını kökten değiştirecek sırları var. Mürüvvet hanım iki oğlunu kendi istediği kişilerle evlendirmiş baskıcı bir anne fakat çok uzun süre yaşamamış. Üçüncü oğlan Emin ise abileri gibi olmamak için kendi istediğini almış ama bunda da yaptığının dogru mu yanlış mı olduğunu anlayamamış.
Üç gelin Hülya, Sevgi ve nurten. Hülya çok güzel olmasa da emektar bir kadın. Mürüvvet hanım öldükten sonra kayınpederine çiçek gibi bakmış ve sırlarına ortak olmuş. Kocasıyla araları limoni olan üç gelin hepsinin de sırları var tabiki kocalarının olduğu gibi. Sevgi Eminin kendi isteğiyle daha ne oldugunu anlamadan kaçtığı gelinimiz. Ailenin tek çocuğu babasının canı ki Emin bu aileye iç güveysi gitmiş. Nurten ise aşırı dindar bir ailenin aşırı dindar kızı Ethemi bezdircek kadar dindar ve benim en çok güldüğüm karakterdi. Eşiyle perşembeleri hariç birlikte olmaması, her birliktelik öncesi iki rekat namaz kıldırması buna benzer birçok şey Ethemi bezdirmiş artık. Tek istediği evde ilahi değil Saime Sanay- Söyleme Bilmesinler eşliğinde eşiyle hoş zaman geçirmek.
Sefaletimiz Korkunç..
Madde, kazanını patlatıp fışkıran kızgın ateşten bir mayi halinde alemde zaferini ilan etmekte;
Fabrika bacasının sanki delmek ve yıkmak istediği göklerden rahmet bekleyen kalpler perişan, feryat etmekte;
Hiçbir zaman doymayacak midelerden fışkıran ihtiraslar sefalete sefalet katmakta, yeni yeni
Tiamat
Roman 1915’de Port Said Limanı’nı ablukaya almakla görevlendirilen TAHTELBAHİR denizaltısında başlıyor ve bitiyor. Tüm romanın tek mekanı bu makine ve içindeki insanlar oluyor. Kitab-ül Hiyel’deki mühendislik bilgileri ve jargonu ile yer yer eski Ahit’e atıfta bulunan romanda, birbirinden ilginç karakter analizleri var. Başta Karagümrük, Baltanur,
"TUTKU" KİTABI ÜZERİNE
Değerli okur arkadaşım ☆RB☆ nin tavsiyesiyle okuduğum ve yazarla tanıştığım ilk kitaptır. Düşünsel olarak ilk etapta biraz zorlandım çünkü böyle bir tarzla ilk kez karşılaştım zihnim karıştı ama kitap bitince hersey yerli yerine oturdu.
Benim gibi ilk kez Janet Winterson okuyacak olanlar önce onun yaşam öyküsünü okumalı ve anlamalı diye
Russel ve mutluluk
Yaşadığı dönemde yaşayan insanların ruhsal durumlarını derinlemesine araştıran düşünür Bernard Russell, "Mutlu Olma Sanatı" adlı kitabıyla önce mutluluğa izin vermeyen süreçleri, ardından da mutlu olmanın yollarını gösterdi.
"Mutlu diyorsanız bu durumda olmadığınızı bilmeniz yeterli. Kendinizi mutlu hissediyorsanız
206 syf.
5/10 puan verdi
Konusu bakımından bana sıradan geldi (aslında kitabın yazıldığı dönemi düşünürsek normal) ve kurgusu beni bir türlü içine çekemedi.
Carrie adında telekinetik güçleri olan bir kızın lise hayatı boyunca zorbalanarak yaşayışı ve dindar annesinin onunla olan sağlıksız ilişkisini, babasının ölümü üzerine annesinin dahada dindarlaşması ve her şeyi günah olarak görmesi Carrie'nin hayatını daha da kötü etkiliyor.
Her şey Carrie'nin okul banyosunda âdet olduğun bile farkında olmadığı için okuldaki kızların onunla dalga geçmesi ve tampon fırlatmasıyla başlıyor.
King e başlamak için ideal bir kitaptı diyemem hatta fikrimce sizi yazardan bile soğutabilir. Belkide ben çok yüksek beklentiyle okumaya başladığım içindir bilemiyorum...
Filmi de varmış zaten en yakın zamanda izleyeceğim.
Dostoyevski hiçbir zaman soylu sınıfın bir yazarı olmamıştır. Öyle lanse edilmiş ve bilinmiştir ama öyle olmamıştır. O köylüleri, insanları anlamaya çalışmış ve birey üzerine odaklanmış. Kitaplarını okuduğunuzda her türden insanın olduğunu görürsünüz. Bu kitabın bir yerinde hayatı sorgularken hapishaneye düştüğüne şükrettiğini bile görüyoruz
"Ateistin ibadəti" 3 kiçikölçülü və ibrətamiz hekayədən ibarətdir. Hər bir hekayənin bir-birindən fərqli məzmun və ideyası var.
Əsərlə eyniadlı birinci hekayə şagirdin öz müəllimini kilsəyə gedərkən görməsi ilə başlayır. Təəccüb doğuran məqam isə müəllimin ateist (inancsız) olmasıdır. Daha sonra müəllim şagirdinə bunun səbəbini açıqlayır. Hekayədə çatdırılmaq istəyən fikir budur ki, bəzi insanlar kənardan özlərini "dindar" göstərməyə çalışırlar. Əslində isə həqiqətdə o deyillər. Onun dediyi sözlər "Mən əksər ibadət edənlər kimiyəm: zahirən əsl mömin, batində isə sizin kimi, özüm kimi Allahsız" bunu təsdiqləyir.
Digər bir hekayə isə "Nar bağı". Bu hekayədə övladlarını hədsiz məhəbbətlə sevən, onları təkbaşına böyüdən bir anadan bəhs edilir. Ana öz övladlarının tərbiyəsi ilə yaxından məşğul olur, onları cəmiyyətə faydalı bir şəxsiyyət kimi böyüdür. Daha sonra isə xəstəliyə tutulur və dünyasını dəyişir. Övladları artıq böyüyür, ali təhsilli insanlar olur. Və Nar bağında yerləşən evlərindən köçüb gedirlər.
"Əmanət" hekayəsində isə həmin dövrlərdəki romantik, sevgi münasibətlərindən bəhs olunur.
Əlbəttə, bu hekayələrin hər birində fərqli insan taleylərindən, hadisələrdən danışılır və insanda bir çox yeni fikirlər formalaşdırır. Amma mən bir süjet xəttinə malik olan əsərləri daha çox üstün tuturam. Yenə də, bunlara baxmayaraq, oxumağa dəyər bir kitabdır deyə düşünürəm.
