Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

k o s l a k t e y z e

k o s l a k t e y z e
@dokuzuncusymphony
12 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
158 syf.
·
Puan vermedi
Hikayeler sanırım  kaderleri gereği çabuk unutulmaya mahkumdurlar ve fakat her ele alışta ayrı bir lezzet verirler.. Kalıcı olan ise okuyucuya farklı bir bakış açısı kazandırmasıdır sanki.. Bütünüyle göremediğimiz varlıklara bakan gözlerimizdeki perdelerden birini açar bir hikaye mesela, bir göz verir size, gördüğünüzü unutsanız bile yeni bir görmeyi unutmazsınız.. Ya da hayatın görülmeyen tarafına, gerçeklerine dokundurur sizi gülerken hüzünlendiren ve bir bakmışsınız hiç olmadığınız o taraftasınız.. Her hikaye kitabında olmayan bu tadı bu kitaptan aldığımı hissettim.. Hikayeler acılar yaslar sevinçler.. Kanayan yaradan, ümitlenen kan pıhtısından içeriye akmak ve kendini görmek.. Hayalin içindeki gerçek olan yası hissetmek.. Yasların hemen yanındaki tebessümleri tatmak.. Ve bunların hepsinin bir araya gelmesiyle duyulan yas orkestrası... Yazdıklarıyla içimizdeki sessiz müziği hissettiren başarılı bir tiyatro yazarından hikaye dinlemek oldukça keyifliydi.. Bir film sahnesi izliyormuş hissi verdiği de oldu okurken.. 15 hikayesinden hepsini beğensem de  özellikle 8 ini çok beğendim.. ️ Kebudfam, Sopranun tabutu,  Davul Derisi,  Aşktan Öldüm, Arabesk Serap gibi...
Yas Orkestrası
Yas OrkestrasıAli Cüneyd Kılcıoğlu · Sel Yayıncılık · 201762 okunma
Reklam
232 syf.
·
Puan vermedi
"İşte böyle Cemileciğim..." Bu cümle iki güzel insanın, iki ilim insanın aralarındaki muhabbeti görmek için merak uyandırmaya yetiyor.. Annemarie Schimmel, Almanya'da doğu ve İslami ilimleri araştıran bilim kadını. Anadolu nun manevi havasını almış, Türkiye'yi seven, İslam sanatlarını ileri düzeyde çalışan (Talik hat yazısını ve sayfa süslemeleri i görünce şaşırmıştım) mektuplarını Osmanlıca yazan,  bugün bizim biz'i tanıyamadığımızdan fazla bizi tanıyan, bizden olan bir araştırmacı öyle ki ona Cemile ismini veriyorlar.. ve Mevlana hazretleri aşığı... Birbirlerini ömürlerinde bir kaç kez görmelerine rağmen mektuplarının ömürlerince  devam ettiği görülüyor.. Böylece dostluğun muhabbetin gönülden olduğu hakiki olarak görülüyor.. Aynı arkadaş çevresi içerisinde  Safiye Erol gibi önemli isimleri de görüyoruz.. Cemile Kıratlı'nın  bahsettiği  isimleri görünce, bizim kolayca bulamadığımızı çok uzaklardan gelen biri nasıl buluyor dedirdiyor.. Bilim insanı olmanın da ötesinde  aramak bulmak meselesi gibi.. O dönemde yaşamış olan önemli isimler, daha küçük olan Kani Karaca ile görüşmesi, kudüm öğrenmesi mesela.. İnsanlık için, belli bir gaye içinde çalışan bu iki ismi görmek, kitaba  başlamadan da  bittikten sonra da insanı heyecanlandırmaya yetiyor..
Mektuplar 2
Mektuplar 2Annemarie Schimmel · Kubbealtı Neşriyatı · 201526 okunma
280 syf.
·
Puan vermedi
Samiha Ayverdi, kültürümüz içerisinde, yetiştiği İstanbul görgü ve terbiyesi ile nadide isimlerden biridir. 1940'lı yıllarda bir kültürün taşıyıcı rolünü en güzel üstlenenlerden gönlü zarif bir yazar.. Dönemin görüştüğü hemhal olduğu isimlerine de bakılırsa kültür sanat camiası içinde yeri ve gayreti anlaşılacaktır.. Çok küçükken kitaplığımızdaki
Mektuplar 1
Mektuplar 1Samiha Ayverdi · Kubbealtı Neşriyatı · 201520 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
400 syf.
10/10 puan verdi
Yeni bitti ve kalbimde derin izler ve farkındalık (çabaları) bıraktı.. Bazı kitaplar sizi gerçekten değiştirir, ya da evvelinde bildiklerinizi hakikaten bilmenizi sağlar. Bunu sağlayanın da ne olduğunu düşünüyorum şimdi Prado sayesinde.. Bildiğimiz şeyleri farketmemizi, bilmediklerimizi de neden bilmediğimizden ziyade nasıl bilmediğimizi farketmemizi sağlayan nedir.. Dil.. Kelimeler.. Kutsal dil.. Bunlar üzerine de çok derin konuşulabilir bu kitap sonrasında.. Anlamın döküldüğü kelimelerin önemini daha çok hissettiriyor ve bizi Biz yapanın aslında detaylardaki tercihlerimiz olduğunun bilincine vardırıyor.. Fakat Gregorios sayesinde, kitapta benim için en önemlisi, insanın kendisini tam anlamıyla kavrayabilmesi için, bambaşka olan öteki'ni anlamaya çalışması, bunun için de mümkün fakat hayli zor Fedakarlık'tan, Yolculuk'tan geçmesi..
Lizbon'a Gece Treni
Lizbon'a Gece TreniPascal Mercier · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20121,385 okunma
319 syf.
·
Puan vermedi
İyi ki Türk ve iyi ki çevirilerden okumak zorunda kalmadığımız dediğim yazarlardan biri artık Peyami Safa benim için.. Yıllar önce Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nu okuduğumda liseye yeni başlamıştım. Yazarın tahayyülümde kalan intibası, karakterlerin ruhani tasvirleri idi. Çok geç olmakla beraber yıllar sonra bu eseriyle bahsettiğim kanaate
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
Matmazel Noraliya'nın KoltuğuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20177,7bin okunma
Reklam
64 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Foucault (artık fuko yazmayı öğrendiğim) yıllarca derslerde duyduğum, okuduğum kitaplarda geçtiği yerlerden tanımadan sevdiğim, fakat bir türlü tanışamadığım düşünür. Bu söyleşiye belki bir izleyici olarak katıldım ve sanırım bir nebze tanışabildim bundan ötürü çok mutluyum. Okurken hermenötik derslerini hatırladım. dilthey i heidegger i anımsadım. Samimi bir dili var Foucault un. En başında hususen "aa fuko da mı bizim gibiydi (ki değilmiştir muhtemelen fakat bu samimiyeti hissettiren)" dedirten bir samimiyet. Bazı noktaların mefhumunu anlamak için çokça okumalar belki yıllar geçmesi gerek bir kaç okumada dahi anlamın kendini yavaşça vermemesi gibi. Fakat tanışmak için güzel bir başlangıç diyebilirim. Çünkü Foucault un da dediği gibi, bu söyleşi" yazı" üzerine. Fakat kitaplarının özeti vs. değil. Yazı hakkındaki felsefi düşüncesi ve sorgulamaları. Düşündürmesi. Belki kitaplarını okurken bize verdiği pusula. F. ölmüş olanla ilgileniyor. Onun arka planıyla değil. Sanki bir otopsi yapar gibi. Teşhis ediyor. Onunla aramızdaki mesafeyi ortaya çıkardığını söylüyor. Bir hakikati ortaya çıkarmak değil. "söylenmiş şeylerin birer şey olarak analizi" dir yazmak onun için.. . "Göremeyeceğimiz kadar yakınımızda olanı, hemen şuramızda olduğu halde başka şeyleri görmek için kullandığımız şeyi ortaya çıkarmak istiyorum." . Bir yazarı daha iyi tanıyabilmek için onu rahatsız eden soruları bilmek gerekir bence ve Foucault da bu konuda bize cömert ve cesur davranmıştır.
Güzel Tehlike
Güzel TehlikeMichel Foucault · Metis Yayınları · 2013191 okunma