Böyledir diye bencil midir? Kendi yordamınca kuşkusuz. Ama burada da anlaşmak gerek. Kimileri yaşamak için yaratılmıştır, kimileri de sevmek için. Hiç değilse Don Juan seve seve söylerdi bunu.
Don Juan kadınların “koleksiyonunu” yapmaz. Niceliklerini tüketir, onlarla birlikte de yaşam şanslarını. Koleksiyon yapmak, geçmişiyle yaşayabilecek durumda olmaktır. Ama o özlemi, umudun bu biçimini yadsır. Resimlere bakmayı bilmez.
"En sonunda sana aşkı verdim!" diye haykırır içlerinden biri. Don Juan'ın buna gülmesinde şaşılacak bir şey var mı? "En sonunda mı?" der, "Hayır, bir kez daha." Neden çok sevmek için ender olarak sevmek gereksin ki?
.
Belki de hepsinin en çekicisi olan Kierkegaard, hiç değilse yaşamının bir bölümünde, anlamsızı bulmaktan da iyisini yapar. 'Sessizliklerin en kesini susmak değil, konuşmaktır,' diye yazan adam, ilkin hiçbir gerçeğin saltık olmadığına, özünde olanaksız bir yaşamı doyurucu kılamayacağına kesinlikle inanır. Bilginin Don Juan'ıdır, takma adları, çelişkileri çoğaltır, şu alaycı tinselcilik kitabı olan 'Baştançıkarıcının Günlüğü'yle birlikte 'Erdem Konuşmaları'nı yazar. Avuntuları, ahlakı, her türlü rahatlık ilkesini yadsır. Yüreğinde duyduğu bu dikenin acısını uyuşturmayı usundan bile geçirmez. Tam tersine, uyandırır onu...
.