Eser, otuzlu yaşlarındaki bir kadınla kendisinden on yaş küçük bir erkeğin aşkını anlatıyor.
Yaş farkı, dul olma, toplum baskısı, kıskançlık derken kadının aşkı saplantılı bir hâl alıyor. Bazı şüphelerinde haksız sayılmasa da ne yazık ki dönemin koşullarına göre kendisini nelerin beklediğini biliyordu. Yüz yıl sonra bile boşanmış kadınlara bakış açısını ne yazık ki tamamen değiştirebilmiş değiliz.
1910’lu yıllarda yazılan eseri konu itibarıyla tahmin etmiştim fakat sonu beni şaşırttı.
Dönemini düşündüğüm zaman bir kadından beklemeyeceğim bir sondu. Yazar, kadın karakteri oldukça derin anlatmış. Erkek karakter ise ikinci planda kalmış.
Yazarın doktor olması da kadın karakterinin psikolojik tahlili üzerinde etkili olmuş.
“Siyah Gözler” sona gelene kadar şaşırtmasa da Türk edebiyatını sevenler için tercih edilecektir. Ben çok seviyorum da.
Siyah GözlerCemil Süleyman · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20202,295 okunma
Kitabı okurken o kadar çok duygulandım ki zaman zaman gözlerim doldu. Bu kitabı klavye milliyetçilerine okutmak lazım. SSBC nin Kırgız köyünde karnını emeğiyle doyuran, onuruyla yaşayan ,mütevazi hayalleri olan bir kadının 2. Dünya Savaşının çıkmasıyla yaşadıklarını anlatıyor. Evlatlarını kocasını teker teker kaybetmiş, geliniyle dul kalmış bir kadın; erkeklerin cepheye gitmesiyle tarlalar ekilmemiş, açlığı, yokluğu, sefaleti, gaddarlığı yaşamış bir halk… Acılar, feyatlar, bağırışlar, kötü haberler, yürek parçalayan ağıtlar… İnsanlar neden savaşır? Bu kadar büyük acıları neden çeker? Halbuki toprak ana insanlara tüm cömertliğiyle ihtiyacımız olan herşeyi veriyor…
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,2bin okunma
Kesinlikle okunması gereken kitaplardan ilk sıraya koyarım. Aşkın sonsuz olduğunu anlatan bir kitap. Alınması gereken en önemli ders ise ırk ne olursa olsun herhangi bir düşünceyi insanlara dayatıp başka ırktan insanları dışlamamalı öldürmemeli. Bir insanın öldürmek bütün insanları öldürmektir.
Wagner ve Nadia ın iki ayrı ırktan insanın saf ve sonsuz aşklarının 2.dünya savaşında ırkçılık yüzünden ayrı düşmelerine rağmen aşklarını sonsuzlaştırdılar. Yıllar sonra Wagnerin Nadia yı anmak için İstanbula gelip Maya duran gibi dul bir kadınla tanışıp onun sıkıcı hayatını değiştirdi. Hatta Mayanın oğlunuda değiştirdi. Maya dul kalmış bir erkek çocuğuna bakan sıkıcı hayatı olan bir kadın. Wagner ile birlikte hayata bakış açısı değişti. Eski kocasıyla yaşadığı sıkıntıları önceden sadece kocasından bilirdi ama Wagnerin kısa süreli hayatına girişiyle birlikte kendisinde de sorunlar olduğunu anladı.
Maya hiç korkmadan tek başına Wagnerin serenadını ve strumanın karadenizde denizin altındaki batırılan geminin çekilmiş videosunu bulup Wagnerin ölümünün son günlerinde ona verebilmiştir.
Savaş ölümden başka hiçbirşey getirmez. Devletlerin kim olursa olsun sadece masumların öldüğü ile kalmayıp gelecekteki kuşağıda derinden etkiliyor.
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,1bin okunma
Bir dulun gözleri yaş dökmesin diye mi sen
Tüketip duruyorsun kendini tek başına?
Ah! ardında hiç çocuk bırakmadan ölürsen
Dünya, dul kalmış kadın gibi yas tutar sana