Kölelik ve ırkçılık insanoğlunun yüzyıllardır kapanmayan bir yarası. Bu yara günümüzde ne kadar kapansa da hala kanamaya devam etmekte. Nobel ve Pulitzer ödüllü yazar Toni Morrison bizi 1600’lü yılların Amerikasına götürüyor ve sanki köleliği yaşamışcasına farklı insanların gözünden okuyucusuna aktarıyor.
Öykünün geneli bir çiftlikte geçiyor. Çiftlikte çalışan köle kadınların hayat hikayeleri insanın içini acıtıyor resmen. Yazar; köle ticaretinin, cahilliğin, acımazlığın, hastalığın, pisliğin ve haksızlığın oldukça fazla olduğu bu dönemi köle kadınların gözünden okuyucularına çok etkili bir şekilde aktarıyor.
174 sayfalık bu kitap 12 bölüme ayrılmış. Bölümler arasında zaman farklılığı ve anlatıcılarının farklı olması biraz kafa karıştırıyor. Kitapta geçen bir cümle bu konuyla alakası olmasa da duygularıma tercüman olmuş. “Rebekka’nın düşünceleri karman çormandı, olaylar ve zamanlar birbirine karışıyordu.”