Ebu'd-Derda (r.a.)'nın dilinden düşürmediği bir duası var:
“Allah'ım! Kalbimin dağınıklığından sana sığınırım!”
Talebeleri merak ediyor ve soruyorlar:
“Ey Ebu'd-Derda! Kalbin dağınıklığı ne demektir?”
Diyor ki:
“ Her vadide malım olsun düşüncesidir, her işte parmağım olsun arzusudur.”
Ebu'd-Derda (r.a), Allah Resulü'nün (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
" Her kim, kardeşinin arkasından onun haysiyet ve şerefini korursa, kıyamet günü onun haysiyetini korumayı Allah üzerine almıştır. "
(Gıybet Bölümü)
Ebü'd Derda (r.a) demiştir ki: "Bir insan, yere lânet ederse, yer ona şöyle seslenir: Kim Allah'a (c.c) daha çok âsi ise, Allah (c.c) ona lânet etsin."
Sahabilerden Ebu'd-Derda (r.a.)'dan rivayete göre;
Âlem Sultanı Hazreti Süleyman'ın bir oğlu ölmüştü. Allah'ın Peygamberi buna üzüldü.
İki melek insan suretinde davacı olarak onun huzuruna geldiler.
Meleklerden biri:
"Yâ Nebiyallah!" dedi; "Bu adam sürüsü ile benim ekinimi bastı, ben bundan davacıyım!"
Diğeri cevap verdi:
"Ben koyun sürüsü ile yolda gidiyordum, yolum tarlaya uğradı. Bu adam yolu tarlasına katmış, mecburen oradan geçtim!"
Hz. Süleyman (a.s.), ılık gözlerini kaldırıp ona baktı ve dedi:
"Ey Kişi! Yolun, gelip geçene ait olduğunu, herkesin bu yoldan geçmek mecburiyetinde bulunduğunu bilmiyor mu idin?"
"Biliyordum!"
"Peki, biliyordun da, neden bu yolu ektin?"
O insan suretindeki melek tatlı tatlı gülümsedi de dedi ki: "Ey Alem Padişahı! O halde sen, dünyanın bir âhiret yolu olduğunu bilmez misin? Elbette her gelen bu yoldan geçecek. Oğlun da bu köprüden geçti. Neden üzülüp durursun?"