Yenilgi ve zaferin yalnızca birer kelime olduğunu düşündüm, hangisine inanırsan o gelir seni sonunda bulur. Hani romanlarda yazarlar ya: Her şeyin sona erdiğini artık hissediyordum. Belki, Orhan'ın romanında böyle bir cümle vardır.
Diyelim ki, bir gün paramın hesabını ancak logaritma ve karekökünü kullanarak yapabilecek kadar zenginim ya da devlet işlerine bakıyorum: Ben o gün, bu işlemleri bana yapacak bir katip parçası tutmayı akıl edemeyecek kadar aptal mı olacağım?
Dünyaya şahit olmanın yolu ise maceranın kendisinden başka bir şey değildi. Yaşanılanlar, görülenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya'nın şahidi olmaktı.
İstediği şey, eski güzel, rahat, endişesiz ve tekdüze günlere dönmekti. İnsanların dünya karşısındaki kayıtsızlığını da işte tam bu anda kendi zihninde yakaladı ve babasının sözlerine bir anlam vermeyi başardı: Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazan o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve safadan, lezzet ve şehvetten bir âlem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.
Benlik evrendir. Tecrit edilmesine, dünyayla ilişkisinin kesilmesine göz yumulmayacaktı. Yeniden ait olduğu yerdeydi. Bir dinginlik duydu içinde, hem kendisinin hem de başka bir şeyin nerede durduğuna dair kusursuz bir kesinlik hissi. Gizemli veya mutluluktan ayaklarını yerden kesen bir duygu gibi gelmedi bu ona, yalnızca olağan geldi. Eskiden de bunalımda olduğu ya da acı çektiği zamanlar sayılmazsa çoğun böyle hissederdi, çocukluğunun haletiruhiyesiydi bu; çocukluk ve ergenlik çağının en güzel, en unutulmaz anlarının ruh haliydi; doğal varoluş şekliydi bu onun. Şu son yıllarda yitirmişti bu duyguyu, yavaş yavaş ama neredeyse bütünüyle yitirmiş, onu yitirmiş olduğunun farkına dahi varmamıştı.
Kendi dengeni kaybetmekten korkuyorsun sen. Oysa değişim illa dengeni bozacak diye bir şey yok ki, hayat durağan bir nesne değil ne de olsa. Bir süreç. Hayatta kımıldamadan durmak olası değil. Akıl düzeyinde sen de biliyorsun bunu ama duygusal olarak reddediyorsun. Bir andan sonra âna geçildiğinde hiçbir şey aynı kalmıyor, aynı nehirde iki kez yıkanamazsın. Hayat, evrim; uzay ve zamandan, madde ve enerjiden olma bütün evren; kendisi özü itibariyle değişim demek zaten.