Yoksa deli olmayanlar, aklın akıllıca yaşamaya yetmediğinin farkına mı varanlardır?
Sayfa 17
Senin o “deli” dediklerine ben “zararsızlar” diyorum. Çünkü akıllı olduğunu sananların, insanların zararına yaptıkları birçok şeyi yapmazlar. Yüz kızartıcı suçlar işlemez, insanların yurtlarını işgal etmez, zulüm yapmazlar. Dünyayı teknoloji cehennemine çevirip gökleri kirletmez, ozon tabakasını delmezler. Çünkü onlar gerçek deliler değildir.
Sayfa 17
Tertemiz bir sevgiden daha güzel bir hediye var mıdır insana?
Sayfa 13
Okur Takip Önerileri
Kefenimizden evvel çürüyoruz.
Gönül gökyüzüne, dil de yeryüzüne benzer. Yeryüzünden göğe yükselmek için çok, pek çok menziller geçmek gerekir.
Ruhlarımız arasında öyle derin bir ülfet peyda olmuştu ki ne zamanın ne de mekânın gücü bu ülfeti silmeye yetmiyor.
Sayfa 10
Bugün, Kosova’nın, Bosna’nın vâris-i tabiisi olan bizler, bir nefis ve tarih muhâsebesine mecbûruz!
Bize mirâs olarak bırakılan bu topraklar üzerinde, şimdi azîz ecdâdımızın gönül eseri hâtıralarını yaşamak ve onlara olan tehassürümüzü gidermek için bir seyâhate çıkmayı arzulasak, altmış devletin konsolosundan vize almamız gerekir.
Bu şanlı devletin dörtyüz atlı ile ekilen çekirdeği, ulu bir çınar olmuş, dalları üç kıt’ayı gölgesine almış ve altı asır izzet ü şerefle yaşamış, sonra da ardından birçok yetim devletçik bırakmış ve târih isimli kabristanda şanlı bir türbe şekline bürünmüştür. Şimdi bize düşen, bu şanlı türbenin lâyık bir türbedârı olmaktır.
Şimdi bize düşen; târih isimli kabristandaki bu şanlı türbenin, lâyık bir türbedârı olmaktır.
Sevgi dâvânın esâsı olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez.
”Ruhları tanımak lazım, hünerli bir hekim olmak lazım; atıp tutmak kolaydır, devaları bulmak lazım.”
”Eğer bir kimsenin gönlünü hoş etmeye gücün yetmezse; en azından onun zararına kasdetme. Onu memnun edemezsen, üzüntüsüne sebep olacak bir şeyle onu kederlendirme. Onun methinde bulunmak istemiyorsan, bari yerilmesini revâ görme.”
”Ruhumda beşeri kanunların tezgâhı o türlü devrildi ki, bu devrilişin altından yalnız mutlak hakikat doğrulabilirdi.
• Her şeyi o türlü kaybettim ki, Allah’ı kazandım.”
